Lee Child’ın 61 Saat Romanı ve Jack Reacher Üzerine

/
9 dakikalık okuma

Günün birinde başım ciddi bir belaya girse ve bu beladan kurtulmak için okuduğum tüm polisiye romanların kahramanları arasından birini seçip yardım isteme olanağım bulunsa hiç tereddütsüz seçimim Jack Reacher olurdu.

Çağatay Yaşmut

Günün birinde başım ciddi bir belaya girse ve bu beladan kurtulmak için okuduğum tüm polisiye romanların kahramanları arasından birini seçip yardım isteme olanağım bulunsa hiç tereddütsüz seçimim Jack Reacher olurdu. Öte yandan bu ismi telaffuz ettiğimde kendisini bulamama riskini de göze almam gerekiyor Çünkü Jack Reacher ancak ve ancak kendisi uygun gördüğü zaman hızır gibi yetişip sizi kurtarabilir. 

Jack Reacher evsiz, yurtsuz, otellerde yatıp kalkan fakat asla eşya taşımayan bir gezgin, kendisi istemediği sürece asla ulaşılamayan bir hayalet. 1.95 boyunda, geniş omuzlu, uzun kollu, büyük elli bir dev. (Kahramanın sayfalar üzerinde akıp giden fiziksel ve yaşamöyküsel tasviri, filmde başrolü üstlenen Tom Cruise’un Hollywood standartlarına tam anlamıyla uymayan fiziği düşünüldüğünde başlangıçta bir örtüşmezlik gibi görünse de aktör role son derece uygun bir iş çıkarmıştır.)

Reacher sadece dış görünümüyle değil, hayat akışıyla da sıradışı bir profil: Deniz subayı bir babanın ve Fransız bir annenin oğlu. Babasının izinden giderek West Point’ten mezun olmuş. Ardından orduya hizmetle geçen on üç yıl. En başından beri askeri polis. Şu anda emekli. Kariyeri boyunca Gümüş Yıldız, Üstün Hizmet Madalyası, Mor Kalp, Bronz Yıldız ödüllerini teker teker toplamış ama hiçbirini önemsememiş. En azından birisi tarafından bilinen bir zaafı yok. Görüş yeteneği mükemmel. Hafif silahlar konusunda uzman.

Sadece aklına yatan işlere uygun gördüğü tarzda müdahil olur.

Kuvvetler arası bin metre mesafeden tüfekle atış yarışında kırılması imkânsız bir rekorun sahibi. İngilizce ve Fransızca dillerini anadil akıcılığında konuşabiliyor, İspanyolcası orta seviyede. Yakın dövüşte uzman. Buraya kadar yapılan tanımlamadan anlaşılacağı ve hemfikir olunacağı üzere Reacher bir süper kahraman. Bir kod adı yok. O, bugüne kadar kâğıt üzerinde veya beyazperdede yaratılmış hiçbir polisle ya da özel dedektifle kıyaslanamaz. Asla bir dedektif olmamıştır, maaş kabul etmediği gibi üstlendiği görevler yahut yardımları karşılığında ücret de talep etmez. Sadece aklına yatan işlere uygun gördüğü tarzda müdahil olur.

Hikâyemize gelince… Köksüz bir gezgin ve bürokrasi yığını içerisinde eyaletler arası dolaşan bir hayaletten farksız olan kahramanımızın yolu, son yılların en şiddetli kışını yaşamakta olan Güney Dakota’ya düşer. Korkunç bir kar fırtınası altında yol almaya çalışan Jack Reacher, Huron’un batısına giden bir araca otostopçu olarak binmiştir. Sürücü, kişisel bir sebep yüzünden onu bir mola yerinde arabasından indirdiğinde Jack’in imdadına lüks bir tur otobüsü yetişir. Ancak yolculuğun başlamasından kısa süre sonra yoğun kar yağışı  otobüsün Bolton adındaki küçük bir kasaba yakınlarında kayarak yoldan çıkmasına yol açar. Yolcular Bolton Polis Teşkilatı tarafından kurtarılır ve geceyi geçirmek üzere kasabada misafir edilir.

Reacher bu kadar küçük bir kasabadaki polis teşkilatından beklenmeyecek şekilde tam kadro çalışıp bir de fazla mesai yaptıklarını görür görmez kasabada bir şeylerin yolunda gitmediğini anlar. Sonrasında kasabanın sekiz kilometre batısında Soğuk Savaş Dönemi’ne ait, terk edilmiş bir yapı bulunduğunu öğrenir. Kasabalıların bu yapı hakkında en ufak bir bilgisi bulunmasa da sözkonusu binanın altında yüzlerce metre derine inen tüneller ve geçitler olduğuna dair bir efsane ortalarda dolaşıp durmaktadır. Günün birinde bir motorcu çetesinin kasabaya geldiği ve gelir gelmez bu yapıya yerleşip uyuşturucu ticareti yapmaya başladığı da bilinen bir konudur.

Jack Reacher’in işleri yoluna koyup tekrar yollara düşmesi için 61 saati vardır

Çete, yasaklı madde kaçakçılığı işini polisin eline delil vermeyecek şekilde sürdürmesi sayesinde o güne kadar yakayı ele vermemiş ve polisle başını derde sokmamayı becermiştir. Bu işleyiş, yaşlı bir kasaba sakininin Chicago’lu büyük patronlardan biriyle yapılan toptan satış pazarlığına tanık olmasıyla bozulur. Motorcu tutuklanmıştır ve mahkemeye çıkarılacağı günü beklemektedir. Yaşlı hanım ise bir ay sonra yapılacak mahkemeye tanık sıfatıyla çıkıncaya kadar polis tarafından yirmi dört saat koruma altına alınmıştır.

Polis teşkilatı, tanıklığın engellenmesi için kasabaya bir tetikçinin gönderilmesinden ve dolayısıyla kadının hayatından endişe etmektedir. Davadan sorumlu avukatın öldürülmesi bu endişelerinde son derece haklı olduklarını kanıtlamıştır; çete tarafından kiralanan tetikçi, avukatı öldürdükten sonra hiç zaman yitirmeden yeni hedefine yönelmiştir. Jack Reacher bir yandan yaşlı kadını koruma görevini üstlenirken bir yandan da motorcu çetesinin kasabayı terk etmesinin ardından bu gizemli yapıyı araştırmaya başlar.

Araştırmaları ona kasaba efsanesinin doğru olduğunu gösterir; yapının altında, yüzlerce metre aşağıda örümcek ağı gibi yayılmış tüneller örülmüştür. Asıl önemli noktaysa bu tünellerde bir kısmı 2. Dünya Savaşı’nda bombardıman pilotlarının morallerini yüksek tutması için üretilip kullanılmış, kalanı ise üretim fazlası olarak depolanmış yüzlerce kilo ağırlığında ve milyarlarca dolar değerinde amfetaminin saklanmış olmasıdır. Kahramanımız, motorcu çetesinin bu yapıyı terk etmesinin tek bir nedeni olduğunu anlamakta gecikmez; amfetaminin varlığından haberdar olan sadece kendisi değildir, mafya da bu zula hakkında bilgi sahibi olmuştur ve bu yasaklı ganimeti ele geçirmek üzere çoktan ve acımasız bir kararlılıkla harekete geçmiştir. Şimdi Jack Reacher’in işleri yoluna koyup tekrar yollara düşmesi için 61 saati vardır.

221B’nin 28. sayısında yayımlanmıştır.

Editör

Türkiye'nin tek polisiye kültür dergisi.

Önceki Hikaye

Olgularla Adli Tıp & Adli Bilimler Kitabı Raflarda

Sonraki Hikaye

Steven Knight Peaky Blinders'ın bir filmle sonlanacağını açıkladı

En Son Yazılar