Leanne Best ve Ellise Chappell ile Özel Röportaj

/
10 dakikalık okuma

Kardeş dergimiz Episode, 22. sayısında Henning Mankell’in dedektifi Kurt Wallander’ın genç bir polis olduğu 20’li yaşlarını anlatan “Young Wallander” dizisini kapağına taşımış ve dizinin oyuncuları, senaristi ve yapımcısıyla özel röportajlar gerçekleştirmişti. 

Dizide ünlü dedektifin meslektaşı dedektif Rask’ı canlandıran Leanne Best ve Wallander’ın büyük aşkı Mona’yı canlandıran Ellise Chappell ile gerçekleştirilen röportaj şimdi 221bdergi.com’da

Young Wallander, tüm dünyada aynı anda yayınlandı. Ne hissediyorsunuz, bu diziyle ilgili sizi en çok heyecanlandıran nelerdir?

Leanne: Wallander dünyası muhteşem bir yer. Bu projenin içinde yer almak, yeni izleyicilere ulaşabilmek şahane bir duygu. Çok heyecanlandırıyor bu beni. Netflix inanılmaz bir izleyici ağına sahip. Tüm ülkelerde aynı anda yayınlanacak ve milyonlarca izleyiciye ulaşacak. Çok heyecanlı gerçekten.

Ellise: Wallander çok ikonik bir karakter. Çok seviliyor ve hayranları tarafından çok iyi tanınıyor. Bu karakteri şekillendiren olayları, ilişkilerini, geçmişini anlatan bir dizide yer almak inanılmaz bir duygu. 

Wallander karakterinin esinlenildiği romanları okudunuz mu projeyle anlaştıktan sonra? Kült bir roman karakterinin bugünün dünyasında hiç yazılmadığı 20’li yaşlarına uyarlanması size neler hissettiriyor?

Ellise: Dizileri izlemiştim, romanları da biliyordum fakat henüz okumamıştım. Tabii ki okudum, bayıldım. Özellikle de Mona etkiledi beni çünkü romanlarda çok farklı bir karakter. Romanlarda kuaför olarak çalışıyor. Dizideyse göçmenlere yardım eden ve sığınma sağlayan bir kurum için çalışıyor. Yani aslında boş, temiz bir sayfayla başlıyorsunuz diziye, özellikle de Mona sözkonusu olduğunda.

Ellise, Mona karakterini canlandırıyorsunuz. Wallander’ın hayatında çok önemli bir karakter Mona, Wallander’ın büyük aşkı, romanlardan Mona’yla evlendiğini, bir kızları olduğunu ve Mona’nın Wallander’ı terk ettiğini biliyoruz. Aslında bir yandan bir roman karakterinin de gençliğini, yazılmamış bir dönemini canlandırıyorsunuz. Çok güçlü bir kadın, göçmenlere yardım eden bir vakıfta çalışıyor. Wallander, Mona’yı ilk kez ırkçıların yaptığı bir eylemde, onları ve polisi protesto ederken görüyor ve etkileniyor. Neler uyandırdı sizde Mona karakteri?

Mona çok ilginç bir karakter. Dizide Mona’yla tanıştığımızda oldukça özgüvenli bir kadın olduğunu görüyoruz. İdealleri olan, tutkulu bir kadın. Adalet, eşitlik, insan hakları gibi değerlere adanmış görünüyor. Bu karakterin kim olduğunu anlatabilmek heyecan vericiydi. Mona aynı zamanda büyük bir kalbe sahip. Wallander’ın da öyle olduğunu görüyor aslında. Onu Wallander’a çeken de bu oluyor zaten. 

Leanne, Komiser Rask’ı canlandırıyorsunuz, kurallara uyan, işini iyi yapmaya özen gösteren, biraz da sert bir polis Rask. Ayrıca Wallander’a mesleki anlamda pek çok şey öğreten biri. Rask karakterini, Wallander ve Hemberg ile birlikte çalışırken daha iyi anlıyoruz. Siz neler düşünüyorsunuz Rask ile ilgili?

Çok iyi özetlediniz aslında karakterimi (gülüyor). Evet, sert ve adil bir dedektif. Meslekte Wallander’dan daha çok tecrübeye sahip tabii. İşini en iyi şekilde yapmaya çalışsa da o güçlü ahlak duygusunun politika yüzünden ortadan ikiye ayrılabileceğini biliyor. Rask ve Wallander karakterleri arasında şahit olduğumuz çekişme de Wallander’ın inatla davanın üzerine gitmek istemesinden kaynaklanıyor. Rask, Wallander’ın naif ve tecrübesiz olduğunu, çok duygusal olduğunu düşünüyor. Böyle bir durumda bazı güçlü kararları vermek zor  Wallander için. O nedenle tartışma içine de giriyorlar. İlişkileri ilerledikçe Wallander, Rask’tan çok şey öğreniyor, evet ama aynısı Rask için de geçerli. Hamberg ve Wallander arasında köprü olduğunu da görüyoruz Rask’ın. Sonlara doğru da zaten teslim oluyor artık (gülüyor). “Tamam, hadi gel bitirelim şu işi,” diyor Wallander’a.

Young Wallander’da göçmen karşıtlığı, ırkçılık meselesi ön planda. Siz dünyanın içinde bulunduğu duruma, ağırlıklı olarak Avrupa’da ve Amerika’daki göçmen karşıtlığına, yükselen ırkçılığa ve bununla paralel ilerleyen polis şiddetine dair neler düşünürsünüz?

Leanne: Radikal sağcı kesimin yükselişi sözkonusu. Sosyoekonomik durumun günden güne kötüye gittiğini görüyoruz. İnsanlar haklarından mahrum bırakıldıklarında, ekonomik olarak güçsüzleştiklerinde daha kolay yönetiliyorlar, daha doğrusu başımızdakiler öyle düşünüyor. Tarihe bakmalıyız, tarihi incelemeliyiz ve aynı hataları yapmamaya çalışmalıyız. Ortak bir noktada buluşmamız gerekiyor. Sağ ve sol kanatlar arasında büyük bir uyumsuzluk sözkonusu. İnsanlığımızı koruyarak bu zorlukların üstesinden gelebilmek için konuşmamız, konuşabilmemiz gerekiyor. 

Ellise: Leanne çok iyi özetledi. Nezaket, merhamet, empati kurmak… Bunlara çok ihtiyacımız var. 

Leanne: Young Wallander’da en sevdiğim şeylerden biri bu. Bir insanın geçmişini, kim olduğunu, nereden geldiğini anlayabilmek lazım. Hayatımız çok farklı olabilirdi, kendimizi onların yerine koymamız lazım. Hikâye anlatmanın gücü burada yatıyor işte. 

DSC07980.ARW

Polisiye türüyle nasıl bir ilişkiniz var? Leanne, siz daha önce Ripper Street ve Line of Duty gibi polisiyenin kült dizilerinde de yer aldınız, polisiyeyi bir tür olarak seviyor musunuz?

Leanne: Seri katil belgesellerine bayılıyorum, tuhaf bir şey mi bu? (gülüyor). Polisiyenin evrensel ortamda en çok tercih edilen ve sevilen tür olduğunu okumuştum bir yerde. Bizler de zihnimizin karanlık köşelerinin yansımalarını görüyoruz polisiye okurken ya da izlerken. Canavarları izliyoruz ama onlar aramızda, her yerdeler. Bir yandan bu suçları aydınlatmaya çalışan dedektifleri de izlemeye bayılıyoruz, kendimizi onlarla özdeşleştiriyoruz. Ahlaki konuların güçlü bir şekilde işlendiği, sistemin çok iyi eleştirilebildiği bir tür polisiye. 

Ellise: Polisiye hayranı olduğumu düşünmezdim aslında ama bir an geldi ve şunu fark ettim; sadece polisiye izliyorum (gülüyor). Leanne’in dediği gibi, farklı tecrübeler tatma imkânı yakalıyorsunuz. Mindhunter’a bayılıyorum, The Night of… muhteşem bir dizi. 

Leanne: Kendi polisiyemize de bayılıyoruz (gülüyor). Umarım siz de seversiniz. 

Türkiye’deki izleyiciler için bir mesajınız var mı, neler söylemek istersiniz?

Leanne: Merhaba demek isterim (gülüyor). Young Wallander’ı izlediğiniz için teşekkürler. Evet, bu dizi İsveç’te geçiyor. İsveçli bir karakter Wallander. Ama umuyorum ki yarattığımız hikâyeyi herkese dokunan evrensel bir hikâye olarak izleyecekler. İzlemesi zor bazı şeyler var tabii ki ama bunun yanında aksiyon var, gizem var. Eğleneceklerine eminim. 

Ellise: Umarım beğenirsiniz, heyecanımızı sizinle paylaşmak muhteşem bir duygu. 

Özlem Özdemir

1984 doğumlu. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu, aynı bölümde yüksek lisans yaparken eğitim yayıncılığı alanında çalışmaya başladı, iki yıl sonra kültür yayıncılığı alanına geçti. Bilim ve Gelecek dergisinde Yazı İşleri Müdürü, Esen Kitap'ta Genel Yayın Yönetmeni olarak çalıştı. SoL gazetesinin bilim eki BilimsoL'a ve kitap ekine katkı sundu. Mylos Yayın Grubu'nun kurucularından. Episode ve 221B'nin yayın yönetmeni.

Önceki Hikaye

Adam Pålsson: Wallander en az ABBA kadar, IKEA kadar İsveçli. Wallander’ı canlandırmak gerçekten büyük bir onur.

Sonraki Hikaye

Yasen Atour ve Charles Mnene ile Özel Röportaj

En Son Yazılar