Liam Neeson : Yeni Philip Marlowe

/
6 dakikalık okuma

Raymond Chandler’ın ünlü kurgusal dedektifi Philip Marlowe’u tanımayan polisiye sever yoktur sanırım. Geçmişte, Hollywood’un en iyi aktörleri tarafından ekranda canlandırılan Marlowe’u Filmekimi sayesinde Atlas sinemasında Liam Neeson olarak izledik.

1942’de The Falcon Takes Over’da (Farewell, My Lovely‘in bir uyarlaması) ilk görünmesinden bu yana Marlowe’u, Hollywood’ da kimler canlandırmadı ki… Humphrey Bogart, James Garner, Robert Mitchum, James Caan. Ama benim için Marlowe, Powers Boothe’tur. TRT ekranlarında dizi olarak gösterilmişti çok eskiden. Hey gidi.

Oscar ödüllü İrlandalı yönetmen Neil Jordan (The Crying Game, Interview with the Vampire) ve senaryoyu yazan Oscar ödüllü romancı ve senarist William Monaghan (Kingdom of Heaven, The Departed)’ a rağmen filmi ön plana çıkaran kişi, lider oyuncu Liam Neeson.

Gerçi bu liderliğin bitkin bir liderlik olduğu tartışılıyor. 70 yaşındaki oyuncu daha önce izlenilen Marlowe’lara göre daha yaşlı ve yorgun bir figür. Alaycı esprilere boyun eğen, omuz silken bir bezgin. Bazı kelimelerinin bir tür iç çekiş gibi çıktığı yazılmış eleştirilerde. Hatta filmin bir sahnesinde Philip Marlowe (Liam Nesson) gelişigüzel bir yumruktan sonra, “Bunun için fazla yaşlanıyorum” bile diyor.

Sanki yönetmen sinemanın en ünlü katı hafiyesinin, aktif ekran hizmetinden emekli olma zamanının geldiğini ima etmiş. Çoğu eleştiriden farklı olarak, kırk yıllık kariyerinde bir çok önemli role imza atan Neeson’ın -akrobatik sith lordlarına bile meydan okumuştu kendisi!- bu rolün altından gayet başarı ile kalktığını düşünüyorum.

1950’lerde geçen kara film, 2015 tarihli The Black-Eyed Blonde kitabından uyarlanmış. Booker ödüllü İrlandalı romancı John Banville, Benjamin Black takma adıyla, Chandler’ın karakterlerinin ve dünyasının bir devamı olarak yazmış bu romanı. Kitap Türkçe’de “Siyah Gözlü Sarışın” adıyla Kırmızı Kedi Yayınevi’nden yayınlandı. Şahsen “Pastiş Roman” kavramına ön yargıyla baksam da, yazanı da seveni de çok.

Bir yazarın, daha önce tutmuş bir karakteri alıp ona yeni maceralar yazması bana kolaya kaçmak gibi geliyor. Bu arada filmdeki sarışın (Diane Kruger), kitaptaki gibi siyah değil, renkli gözlü. O yüzden mi kitap adı ile film adı birebir olmadı dersiniz? Filmin atmosferi ise, neon tabelaların yerdeki yağmur havuzlarına yansıdığı bir film-noir.

Gelelim konusuna.

Dedektif Marlowe (Neeson)’ un ofisine göz alıcı, gizemli, zengin bir evli kadın olan Clare Cavendish (Diane Kruger) girer. İrlandalı-Amerikalı varis Clare Cavendish (ve olmazsa olmaz platin sarısı dalgalı saçları) kayıp olan eski sevgilisini bulmasını ister Marlowe’dan. Böylelikle dedektifimiz, Hollywood oyuncusu da olan kayıp eski sevgili Nico’nun ortadan kayboluşunu araştırmaya başlar.

Buraya kadar ne kadar basit değil mi? Yanlış. Daha “Ölü adamlar kırık kalplerden daha ağırdır” demeden önce özel dedektifimiz, farkında olmadan kendini efsanevi bir Hollywood aktrisi ile onun yıkıcı, hırslı kızının çapraz ateşinin içinde bulur.

İlk incelemeler, kayıp eski sevgili Nico’nun, ince çizgili takım elbiseli haydut Floyd Hanson (Danny Huston) tarafından yönetilen seçkin bir üye kulübünde öldürüldüğünü gösterir, ancak “Marlowe” seyircisinin eve bu kadar erken gitmesine izin vermez.

Bu yaşayan ölü soruşturmasını karmaşıklaştıran diğer karakterler arasında gangster Lou Hendricks (olgun bir Alan Cumming), sadık şoför Cedric (Adewale Akinnuoye-Agbaje) ve Clare’in film yıldızı annesi Dorothy Quincannon (Jessica Lange) da var.

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, Nico Peterson’ın gerçekten ölmediği, Meksika’da bazı karanlık işler yürüttüğü ortaya çıkar. Peki sahte ölümün arkasında kim ve ne vardır? Marlowe, polis arkadaşları Joe Green’in (Ian Hart) ve Bernie Ohls’ın (Colm Meaney) yardımıyla, yozlaşmanın karanlık havuzuna dalar.

Bu yılki San Sebastian Film Festivali’nin kapanış filmi olarak gösterişten uzak bir prömiyerin ardından “Marlowe”, Stateside by Open Road Films tarafından 2 Aralık’ta vizyona girecekmiş.

Polisiye edebiyatın en cool dedektifi Marlowe’un hatırına bizde de sevenler, gelirse vizyonda ya da bir şekilde(!) bulup izleyeceklerdir.

Film Hakkında

Yön: Neil Jordan. İspanya/İrlanda/Fransa. 2022. 110 dak.

Yapımcılar: Alan Moloney, Gary Levinsohn, Mark Fasano, Billy Hines, Philip Kim, Patrick Hibler

Senaryo: William Monahan, Neil Jordan

John Banville’in The Black-Eyed Blonde adlı romanından uyarlanmıştır.

Görüntü Yönetmeni: Xavi Jimenez

Yapım tasarımı: John Beard

Kurgu: Mick Mahon

Müzik: David Holmes

Ana Oyuncular: Liam Neeson, Diane Kruger, Jessica Lange, Danny Huston, Alan Cumming, Adewale Akinnuoye-Agbaje

Kaynakça :

https://lithub.com/liam-neeson-is-your-new-philip-marlowe/

Şenay Dündar

İstanbul’da doğdu, Eskişehir’de büyüdü. İ.Ü. Astronomi ve Uzay Bilimleri mezunu. NASA’dan teklif gelmeyince, finans sektöründe çalışmaya başladı. 221B dergisinin düzenlendiği polisiye edebiyat atölyesindeki arkadaşları ile aynı derginin “Çaylak Kitap Dedektifleri” köşesinde yazdı. Halen finans ve yazı işlerini beraber yürütmektedir.

Önceki Hikaye

Kız Kardeşim: Verda Pars

Sonraki Hikaye

Kâbus - Aras Gençtürk

En Son Yazılar