Bu listemizde sizleri küçük bir yolculuğa çıkacaracak ve bugüne dek tanıştığımız birçok dedektifin kapısını çalarak hasret gidereceğiz. Başlıkta sıradışı dedektiflerden bahsetmemize rağmen soralım: Sıradışı olmayan dedektif mi var?
Lafı uzatmadan, sıradışı dedektiflerden derlediğimiz listemizin aslında romanlardan çok, film ve dizi kahramanlarından oluştuğunu belirtelim. Ne de olsa görsel bir çağda yaşıyoruz. İyi okumalar.
Sherlock Holmes
Aslında tüm okurlarımızın tahmin edebileceği gibi listenin birinci sırasında Sherlock Holmes var. Polisiye edebiyatın henüz ilk örneklerinden biri olmasına rağmen Sherlock Holmes, hâlâ en çok uyarlaması yapılan ve en sevilen dedektiflerden biri. Onun kalıcı olmasını sağlayan şey de zaten sıradışı olması. Hatta polisiye tarihinin en sıradışı dedektifi olması, diyebiliriz. Onu böyle bir listeye dahil etmemek oldukça yanlış olurdu. Sherlock, üstün zekâsı ve soğukkanlı karakteriyle hepimize “ayrıntıların” ne kadar önemli olduğunu gösterdi ve polisiye edebiyatın sembollerinden biri haline geldi.
Dale Cooper
Kuşkusuz aklımıza kolayca gelmeyecek isimlerden biri Ajan Cooper. Şaşırtıcı olan da bu ya! Twin Peaks‘in yayın hayatına başlamasının üzerinden 27 yıl geçmesine rağmen kendisi fenomenliğini koruyan bir karakter. Vakaları Tibet’ten öğrendiği garip meditasyonlarıyla çözen en iyi arkadaşları arasında bir dev ve cüce bulunan ancak tüm bu garipliklerine rağmen o kadar hayat dolu ve içten bir dedektifi unutabilmek mümkün mü? Örneğin bir kuşağın hâlâ iyi bir kahve içtiğinde içinden Dale Cooper gibi, “Damn good coffee!” demek geliyor.
Molly Solverson
Molly Solverson deyince birçoğumuzun aklında kimse canlanmazken birçok polisiyesever de derin düşüncelere dalacaktır. Coen kardeşlerin unutulmaz filmi (ve uyarlama dizisi) Fargo‘nun dedektifiydi Molly Solverson. Onu sıradışı kılan şey ise onca tehlikeli ve değişik karakterin içinde aklı başında olan tek karakter olması. Kısacası onu sıradışı yapan şey, yaşanan onca trajedi içerisinde sıradan kalabilmesi. Tıpkı Lester Nygaard gibi dizide empati kurabildiğimiz ilk karakterlerden biriydi Molly. Üstelik hamile olmasına rağmen suç tarihinin gördüğü en manyak katil (dizi karakteri olan) Lorne Malvo ile mücadele etmişti.
David Addison
1980’lerin fenomeni David Addison, tüm sevimliliğiyle polisiyeye bir hayran kitlesi kazandırdı. Ayrıca kendisi, “Biraz ciddi olur musun?” azarını yemiş herkesin ciddi olamamasındaki en önemli neden oldu. Onu sıradışı yapan en önemli özellik ise muhtemelen Bruce Willis’ti. Kaç şanslı dedektif var Bruce Willis’in hayat verdiği?
Miss Marple
Polisiyenin kraliçesi Agatha Christie’nin yarattığı unutulmaz karakter Miss Marple hem ilk kadın kadın dedektiflerden olması hem de üstün zekâsıyla unutulmazlar arasına girdi. Jane Marple deyince dikkatli olmakta fayda var. Çünkü otobüste görseniz yer vereceğiniz bir “teyze”, tarihin en ünlü dedektiflerinden biri olabilir. Üstelik çoğumuzun pek sevdiği dedikodu yapmayı bile bir silah olarak kullanan güçlü bir kadın dedektif…
Dirk Gently
Otostopçunun Galaksi Rehberi ile tanıdığımız yazar Douglas Adams’ın bir şaheseri daha mevcut: Dirk Gently’nin Kutsal Dedektiflik Bürosu. Geçtiğimiz sene bu komedi-bilimkurgu ve polisiye karması eserin bir de dizi uyarlaması başladı. Gülmekten ölmek, beyin yanması vb. tehlikeleri olduğunu söyleyelim.
Müfettiş Gadget
Müfettiş Gadget, polisiye evreninin tartışmasız en sıradışı dedektifi. Birkaç kuşak, geniş hayal gücünü ona borçlu. Ayrıca çizgi filminin çok güzel bir jeneriği vardı. Neydi o? “Go Gadget go go!”
Thomas Magnum
Magnum P.I. dizisinin unutulmaz dedektifi Thomas Magnum… Bu abimiz güzel Ferrari’si ve kısa şortu ile Hawaii’deki yazlıkçı kızları tavlamaktan kalan vaktinde vaka çözen bir dedektifti. Unutmak mümkün mü? Hele o şortu… O şort yüzünden hâlâ ilk cemre düşünce kendini sokağa atan kışa şortlu çocuklarla uğraşıyoruz.
Behzat Ç.
Ülkemizde maalesef hâlâ Behzat Ç. izlememiş polisiyeciler var. Dilimizde tüy bitti. İzleyin la bebeler! Behzat Ç. anlatılmaz, yaşanır.
Adrian Monk
Adrian Monk’u diziyi izlemediği halde oldukça yakından tanıyan okurlarımız var. Bunun nedeni, dizinin Türkçe olarak da uyarlanmış olması. Hatırlarsınız Burhan Altıntop rolüyle gönülleri fetheden Engin Günaydın’ın son dizi projesi Galip Derviş‘i. Oldukça komik ama bir o kadar da dramatik karakterler Galip Derviş ve Adrian Monk.
Kahramanımızı sıradışı kılan şey, karısının trajik bir cinayete kurban gitmesiyle obsesif-kompalsif rahatsızlığının artması. Dedektif, kariyerinde çözemediği tek dava olan bu cinayetin ardından mikroplara, kalabalıklara ve neredeyse her şeye karşı olağandışı bir korku geliştiriyor. Bu bir yanıyla oldukça komikken bir yanıyla da trajik bir hastalık.
Komiser Memoli
Hayatımızı yılan hikâyesine çeviren Yılan Hikâyesi isimli dizi, “genç kızların sevgilisi”, sempatik oyuncu Memet Ali Alabora ile bizi tanıştırarak televizyon ekranlarımıza yeni bir soluk getirdi. Alabora’nın canlandırdığı Komiser Memoli, yediden yetmişe herkese kendini sevdirmesiyle oldukça sıradışı bir karakter. Bu karakterin hiç uyuz olunacak bir tarafı olmadı. İçten içe bile uyuz olamadık. O inek yalamış stili saçları bile sempatik göründü gözümüze. Belki Kürşat’ın iticiliğindendir.