Okurlarımız için başladığımız yazı dizisine devam ediyoruz, önemli yazarlarımızın kitap, film ve dizi önerilerini sizlerle paylaşacağız. Bugünün önerisi, Ekin Açıkgöz’den geliyor.
…
Ekin Açıkgöz’ün Her İşte Bir Hayır Vardır isimli polisiye romanı 2015’te Ayizi Yayınları’ndan çıktı. 2019’da bir öyküsü Paradigma Polisiye tarafından yayımlanan Bugün Kendini Nasıl Hissediyorsun? isimli polisiye öykü derlemesinde, başka bir öyküsü de Altzine e-dergi sonbahar sayısında yer aldı. 221B’de “Polisiyelerin Ölümsüz Silahları” isimli bir köşesi var. Bu köşesinde silahları, yer aldıkları polisiyelerle birlikte inceliyor. Türkiye Bilişim Derneği’nin 21 yıldır düzenlediği Bilim Kurgu Öykü Yarışması’nda son beş yıldır seçici kurulda görev alıyor. Ayrıca 2019’da ilk kez verilen Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Roman Ödülü yarışmasında jüri üyeliği yaptı, 2020 yılı için jüri üyeliği devam ediyor.
…
Kitaplar
Bahçıvan (The Constant Gardner) – John Le Carré
Büyük ustanın ilaç piyasasının karanlık yüzü üzerine yazdığı muhteşem gerilim romanı. Biz polisiyeciler ters köşe biten kitapları seviyoruz değil mi? İşte bu kitap tam tersi! Ters köşe başlıyor, roman ilerledikçe doğru bulunuyor. Üstelik sona doğru romantik ve iç acıtıcı bir hal alıyor. Daha da vurucu olan ise, kitabın sonunda Le Carré’nin okuyucuya hitabı. İlaç piyasasında yaptığı araştırmalar ve incelemeler sonucunda görmüş ki, kendi hikâyesi bir tatil broşürü kadar masumane kalmış! Tatil broşürü buysa, gerisini hayal bile etmek istemeyeceksiniz. Her gün yeni bir ilacın konuşulduğu şu günlerde mutlaka okunmalı! Ralph Finnes ve Rachel Weisz ile filme uyarlandığı bilgisini de verelim.
Kafam Bozuk – Necati Göksel
“2019 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı” yarışması aday kitaplarından biri Kafam Bozuk. Ödülü kazanamadı ama en iyi ilk beş kitaptan biri oldu. Uzun zamandır okuduğum en iyi kurgulardan biri. Eski polis Ayaz, huzuru bulmak üzere gittiği sahil kasabasında huzur dışında her şeyi buluyor. Bir polis komiserinin klişe hikâyesi olmaktan çok uzak, sürprizler ve şaşırtmacalarla dolu, heyecanla okunan bir kurgu. Yaban domuzu, kol saati gibi bazı imgeler aklınızda yer edecek. Yerli polisiyenin mutlaka okunması gereken isimlerinden biri Necati Göksel.
Ölüm Büyüsü (The Pale Horse) – Agatha Christie
“Polisiyenin kraliçesi Agatha”nın yaratıcılığı ile “Eczacı Agatha”nın zehir uzmanlığını bir araya getiren en iyi romanlardan biri. Her şeyden önce mükemmel bir “business” fikri var ortada. Satış-pazarlama-promosyon döngüsüne sessiz bir muhalefet! Bu arada hatırlatmak isterim ki; Christie hurafelere, ine, cine, büyüye elbette pabuç bırakmaz. Agatha Christie’nin zehir uzmanlığını 221B Dergi’nin 15. sayısında konu etmiştik. Ölüm Büyüsü’nü de içeren detaylı tarihçeyi bu sayıda okuyabilirsiniz.
Şibumi – Trevanian
O bir klasik: Polisiye-aksiyon-gerilim edebiyatı tarihinin gelmiş geçmiş en karizmatik suikastçısı Nicholai Hel! Edebiyatta, sinemada, dizi endüstrisinde pek çok karaktere ilham oldu. John Wick de bunlardan biridir. Nicholai Hel’in gizemli sanatı “Çıplak Ödürme”yi, yani emprovize silahları (Etraftaki sıradan nesneleri suikast silahı olarak kullanabilir miyiz?) 221B Dergi’nin 16. sayısında da uzun uzadıya anlattık. Gerçek ismi uzun yıllar bilinmeyen Trevanian’ın hayat hikâyesi de aynı yazıda. Efsaneyi okumayan kalmasın.
Fener Balığı – Nuray Atacık
Fener Balığı birden fazla suçun birbirine karıştığı sağlam bir suç romanı. Sonu da okuru tatmin ediyor. Diğer taraftan çok da iyi bir yerli “police procedural” türü örneği. Nuray Atacık Amerikanlaşma tuzağına düşmeden, Türk polis teşkilatına yabancılaşmadan yazmayı çok iyi başarmış. Diğer taraftan olayı yerli dizi romantizmine de çevirmemiş, modern teknolojilerin kullanımını atlamamış, mevzuat gerçeğini kulak arkası etmemiş. Diyaloglar da çok gerçekçi. Her şey kararında. Iskalamayalım.
Filmler
28 Gün Sonra (28 Days Later)
Eve kapandığımız şu dönemde ne izlemeli? Virüs salgını, zombileşen insanlar, post-apokaliptik distopyalar… Evet, bunlardan çok izledik. Benim de izlemediğim kalmamıştır. Fakat film olarak gelmiş geçmiş en iyisi bana göre 28 Gün Sonra’dır. İngiliz sinemasını hafife almayalım; zira bu bir Danny Boyle filmi. Ayrıca Christopher Nolan’ın Dark Knight serilerinde ve Inception’ında izlediğimiz, şu sıralarda da Peaky Blinders ile evimizi şenlendiren İrlandalı aktör Cillian Murphy’nin de çıkış filmi.
Göz (I Origins)
İrislerimizin dokusundaki desenler, aynı DNA’mız ve parmak izlerimiz gibi eşsiz. Bu dokuların peşine düşen bilim adamı Ian Gray, kaybettiği aşkının da peşine düşüyor. Romantizm ve bilim kurgu bir arada. Nükleer biyolojiyle başlayıp doğaüstüyle biten, merak öğesini sonuna kadar koruyan, iyi bir festival filmi.
Olağan Şüpheliler (The Usual Suspects)
İzlemeyen kaldı mı? Kaldıysa hemen ekran başına! İzleyenler de tekrar izlesin, detaylara dikkat etsin. “Plot” nasıl yapılır, “twist” nedir gibi yaratıcı yazarlığa ilişkin teorik sorulara cevap niteliğinde, adeta eğitim videosu gibi bir film. Sene 2020 oldu, hâlâ 1995 yapımı, çeyrek asırlık Olağan Şüpheliler’den daha iyi kurgu yapılamadı.
Cinayet Var (Dial M For Murder)
Klasik cinayet filmi izlemek isteyenler için 1954 tarihli Alfred Hitchcock filmini tek geçerim. Grace Kelly gözlerimizin, mükemmel kurgu da beynimizin pasını siliyor. Tüm zamanların en iyi gerilim filmleri/en iyi polisiye filmleri listelerinden hangisini açarsanız açın, bu filmi göreceksiniz. Mutlaka izlenmesi gereken bir başyapıt.
Chappie
Bir distopik bilimkurgu daha önereceğim: Chappie. Güney Afrikalı Neil Blomkamp’in imza filmlerinden birisi. Hint asıllı İngiliz oyuncu Dev Patel de başrolde. Polis teşkilatı için güvenlik robotları üreten firmanın başmühendislerinden Deon, geliştirdiği yapay zekâyı robotlardan birisine yükleyince işler karışıyor. Temposu düşmeyen bu macera, sıradan bir macera olarak kalmıyor. İçinizde duygular uyandıran, insanlığa dair düşündüren etkili bir film. Hollywood klişelerinden bıkanlar için ideal.
Diziler
Yürüyen Ölüler (The Walking Dead)
Virüs salgını, zombileşen insanlar, post-apokaliptik distopyalar demiştik. The Walking Dead izlemeyen, bu türün en önemli örneklerinden birisini es geçer. Bu dizide beni en çok etkileyen şey, dizinin zaman içindeki değişiminin “insan”ın sosyolojik gelişimine benzemesi. İlk sezonlarda kaçmak ve yiyecek toplamaktan ibaret olan insan, zaman geçtikçe avlanmaya ve yerleşik düzen aramaya başlıyor. Sezonlar ilerledikçe, insanların topluluk oluşturma ve medeniyet (şehirleşme) eğiliminde olduğunu görüyoruz. Derken şehirler arasında ticaret başlıyor. Son sezonlara gelindikçe topluluklar ve medeniyetler arasındaki savaşlar ortalığı kırıp geçiriyor. Karanlık çağlar, güçlü toplulukların zayıfları köleleştirmesi gibi yabancı olmadığımız pek çok öğe var.Aynı isimli çizgiromandan uyarlanan dizi, 10. sezona kadar izleme garantili. Diziyi bu kadar vazgeçilmez kılan etkenlerin başında, İngiliz aktör Andrew Lincoln tarafından canlandırılan Rick Grimes karakteri geliyor. İzledikçe zaman içinde evrim geçiren tüm diğer karakterlerin de bağımlısı oluyorsunuz.
Misfits
İngiliz bilim kurgu – komedi dizisinde, işledikleri suçlar nedeniyle kamu hizmeti cezasına mahkûm bir grup genç, olmadık bir şimşek fırtınasına maruz kalınca süper güçler kazanıyor. Bu tuhaf “underground” diziyi bir bölüm izleyince devamını izlemeden duramayacaksınız. Game of Thrones’da ‘Ramsey Bolton’ (piç) olarak izlediğimiz Galli aktör Iwan Rheon’un Hollywood’a adım atmadan önceki dizisidir, aynı zamanda.
Brooklyn Nine-Nine
Brooklyn Nine-Nine, “police procedural” türünde bir komedi. Brooklyn bölgesinin 99 numaralı karakolunun 7 sezonluk maceralarını izlerken çok güleceksiniz. Her iyi Netflix dizisi gibi, bu dizi de farklılıkların hayat içindeki varlığı ve kabulü üzerine bolca alt mesaj var. Birisi gay olmak üzere iki siyahî üst rütbeli polis tarafından yönetilen karakolda, başkarakter Musevi, ona eşlik eden kadın karakterlerden ikisi Latin, biri İtalyan. Pek çok ince espriyle dolu dizi yine karakterlere bağımlılık tehlikesi içeriyor.
Bodyguard
BBC için çekilen İngiliz dizisini Netflix’ten izleyebilirsiniz. BBC dizilerinde temayül olduğu üzere, bölümler sayı olarak az ama uzun. Kadın İçişleri Bakanına yakın koruma olarak atanan eski asker-yeni polis David Budd, kendisini olmadık komploların içinde buluyor. Birinci bölümde gerilmeye başlıyor, sezonun finaline kadar her dakika daha fazla geriliyorsunuz. Etkili ve iyi bir senaryo. David Budd karakterini, Game of Thrones’da Robb Stark olarak izlediğimiz İskoç aktör Richard Madden canlandırıyor.
Father Brown (Peder Brown)
Son önerim ‘cosy’ polisiye severlere. G. K. Chesterton’ın klasik polisiyelerinin unutulmaz dedektifi Peder Brown’ın maceraları BBC için 8 sezonluk dizi yapıldı. Mark Williams tarafından canlandırılan Peder Brown her bölümde farklı bir gizemi çözüyor. Sağlık için uyumadan önce hap gibi iki bölüm atın.
