Sevgili 221B okurları, yeni bir dosyayla karşınızdayız: Polisiye Yazarları Anlatıyor. Polisiye yazarlarıyla, pandemi döneminin üretimlerini nasıl etkilediğini, önümüzdeki döneme dair planlarını, çalışmalarını ve çok daha fazlasını konuştuğumuz keyifli röportajlar gerçekleştirdik.
Dosyamızın bugünkü konuğu, heyecan ve merak ögelerinin ön planda olduğu romanları ve suçların psikolojik ve sosyolojik yönlerine değindiği öyküleriyle okurların beğenisini kazanan Cenk Çalışır.
Pandemi dönemini bir okur ve yazar olarak nasıl geçirdiniz? Yazarların yeni romanlarını, kitaplarını tamamlayabildiği bir dönem olurken aynı zamanda yazmak için gerekli konsantrasyonu bulmakta zorlanılan, daha çok okuma, dizi-film izleme yapılan bir dönem de oldu bazı yazarlar için. Siz anlatır mısınız bu dönemi nasıl geçirdiğinizi?
Pandemi dönemi herkes için olduğu gibi benim açımdan da oldukça şanssız bir dönem oldu. Senaryo ekibinde yer aldığım, oyuncu kadrosunda Mert Fırat, Melis Aslı Pamuk, Mustafa Alabora, Timur Acar, Asuman Dabak gibi isimlerin yer aldığı Kilit isimli sinema filmi pandemi nedeniyle gişede yer alamadı. Yapımcı Dark Town Pictures filmin gösterimini erteleme kararı aldı.
Romanlarımdan Zehr-i Katil’in sinema filmi olması yönünde protokol anlaşmaları yapılmış, 2020 Haziran için çekim planlaması hazırlanmıştı. Süreçte o da ertelendi.
Okuma ve yazma eylemi açısından pandemi sürecini ikiye ayırmam gerek. Mart sonu Nisan başı gibi başlayan şaşkınlık süreci ve Haziran’da başlayan alışma süreci. Şaşkınlık zamanları, olayı anlamaya çalışma, haberlerin takibi, korunma tedbirleri ve olabildiğince evde karantina ile geçti. Okumalarımın çoğaldığı ancak yazı üretimimin sıfır olduğu dönemdir. İçimden hiçbir şey yazmak gelmedi o dönemde. Sinema, psikoloji, felsefe ile ilgili kitaplar ve öykü, roman okumalarım arttı. Okuma listeme bakınca, çoğunluğun yine polisiyede olduğunu söyleyebilirim.
Alışma sürecinde üzerimdeki yılgınlığın kalkması ile yazıya yeniden yöneldim. Üzerinde çalıştığım bir temanın sinema filmi için tretmanını çıkardım. Sipariş işler nedeniyle henüz sahnelemesine başlayamadım. Bir başka öykü için yapımcıya yönelik proje dosyası hazırladım. Halen bir başka yapımcı talebi için bir senaryo grubu ile çalışıyorum. Henüz tamamlayamadığım bir roman çalışmam var. Onunla ilgili okumalarımı, birikimlerimi sürdürüyorum. Planladığım gibi giderse önümüzdeki senenin ilk çeyreğinde yayınevime teslim etmiş olmayı istiyorum.
Daha öncesinde yoğunluktan ya da başka gündemlerden ertelemek zorunda kaldığınız ancak pandemi/karantina döneminde zaman ayırabildiğiniz kitaplar, filmler, diziler vb oldu mu? Hangi eserleri keşfettiniz bu dönemde?
Okumalarım zaten hep çok olduğundan pandemi süreci bunu bir tık daha arttırdı diyebilirim. Türkiye Polisiye Yazarları Birliği 2020 Yılı Kristal Kelepçe jüri üyelerinden biri olduğum için ödev olarak da okumalarım oldu. Ama asıl kazanımım dizi anlamında oldu. Dijital platformlar üzerinden birçok diziye zaman ayırabildim. Yayın döneminde takip edemediğim Sağır Oda ve Şubat dizilerini izledim. Dış yapımlardan Hunters, Good Morning Veronica, Punisher keyifle izlediğim işler oldu. Sinemaya daha sadık bir izleyici olarak birçok işi zaten yayınlandığı dönemde izlediğimden genelde dijital platformların çalışmalarını izledim.
Eylül 2020- Eylül 2021 yayın dönemi için planlarınız, hedefleriniz nelerdir?
Yapımcılarla görüşmelerini sürdürdüğüm projelerin onaylanması halinde, yoğun bir dönem olmasını bekliyorum. Hayata geçen bir proje olmasa bile yazım serüvenim devam edecektir. Yarı yolunu tamamlayan romanımı bitirmek, tretmanını yazdığım projenin senaryolaştırılması öncelikli hedeflerim.
Roman ya da öykü dışında, TV/dijital platformlara dönük senaryo yazımı ya da romanlarınızın uyarlanması konularında bir çalışmanız var mı?
İki ayrı yapımcı için iki ayrı projede halen çalışmalarım devam ediyor. Bunların dışında bir başka yapımcı ile romanlarımdan biri olan Kan Yağmuru’nun dijital platformda dizi versiyonu için ön görüşme yaptım. Olumlu sonuçlanması halinde projenin yeni yılda ekrana taşınması söz konusu. Sinemaların halen tam olarak kapılarını açamadığı şu günlerde dijital platformlardaki rekabet ve yeni iş arayışı hız kazandı. Şimdiden devam eden birkaç proje olunca, 2021 daha hareketli olacak sanıyorum.
Olay örgüsünü ve karakteri inşa ederken nelere dikkat ediyorsunuz? Nasıl bir çalışma tarzınız var? Nasıl bir yazma ritminiz ve ritüeliniz var?
İyi bir anlatı her zaman merak uyandıran bir karaktere ihtiyaç duyar. Açmazlarını, çatışmasını, kırılımlarını ve değişimini izlemek ve/veya okumak gerekir. Karakterin inşası aslında bir anlamda o olmakla ilgili. “Ben olsaydım ne yapardım?” değil, “O olsaydım ne yapardım?” Bu soruyu doğru yanıtladığımda, karaktere bürünmüş ve öyküsünü anlatmaya başlamışımdır.
Olay örgüsünü yazmazdan önce giriş, gelişme ve sonuç olarak oluştururum. Kısa notlarımda zaman takvimini hazırlarım. Ana yapıyı, karakterleri, yan öykülerle içeri girecek ikincil karakterleri de hazırlarım. Sonrası yazı işçiliği. Yazma eylemimde sipariş çalışmalarım dışında kendime ödev vermem. Ne zaman hazır olur, yazmaktan keyif alacaksam o zaman masaya otururum. Bu tamamen anlıktır. Gündelik hayatımı sürdürürken öykü zaten arka planda sürekli çalışır, beni besler. Bu sırada notlarımı, eklemelerimi yaparım. Sanırım sadece hazır olunca yazdığımdan silgisiz çalışırım. Yazdıklarımı silmem, değiştirmem. Son okumada belki birkaç düzeltme.
Yazmanın ritüeli de yoktur bende. Yazmak için şartlarım olmaz. Bilgisayarım olsun yeter. Ses ya da sessizlik, ışık ya da masa, çalışma odam gibi kendimi rahatlattığım bir olmazsa olmazım yoktur. Öykü akıyorsa ve karakterlerle barışıksam işçiliğim başlar. Bazı günler on sayfa yazarım ama bazen günlerce tek kelime yazmam. Tamamen konsantrasyon ve hazla ilgili.
Bir polisiye yazarı olarak sevdiğiniz polisiye karakterler, yazarlar, romanlar, filmler, diziler nelerdir? Türkiye’den ve dünyadan takip ettiğiniz işler var mı?
Armağan Tunaboylu’nun Metin Çakır’ı, Çağatay Yaşmut’un Komiser Galip’i, Çağan Dikenelli’nin Melek Abla’sı, Algan Sezgintüredi’nin Vedat ile Tefo’su ilk aklıma gelen karakterler. Suat Duman’ın son çalışmasında yarattığı karakter olan Ferda’yı da takibe aldığımı söyleyebilirim. Bu kahramanları gerçekten keyifle okuyorum. Bizdenler. Aynı mahallede büyüdüğümüzü, aynı değerlerle yaşadığımızı görüyorum. Bu lezzeti, dış yazarların karakterlerinde polisiye becerileri dışında aynı yakınlığı ya da hayranlığı duyarak okuyamıyorum.
Öte yandan Sherlock’un hakkını da Sherlock’a vermek gerek elbet.
Yeni yayın döneminde merakla eserlerini/eserini beklediğiniz yazarlar/yönetmenler kimlerdir?
Az önce yarattıkları karakterler üzerinden isimlerini andıklarım dışında Elvan Sayar, Tolga Yazıcı, İlyas Barut, Barış Uygur, Günay Gafur, Koray Sarıdoğan, Ayfer Kafkas keşke daha çok yazsalar daha çok okusam dediğimde hemen aklıma geliveren isimler.
Yarattıkları görsel dünyaları beğendiğim ve keşke daha çok izleyebilsem dediğim merakla işlerini beklediğim bizden isimler için Tolga Karaçelik, Onur Ünlü ve Zeki Demirkubuz’u sayabilirim. David Lynch, Martin Scorsese gibi marka olmuş dış yönetmenlere ek olarak Kenneth Lonergan ve Barry Jenkins’i de sayabilirim.