BBC yapımı John le Carré uyarlaması “The Night Manager”, ilk dört bölümüyle büyük beğeni kazandı. Nasıl kazanmasın ki? Geleceğin Bond’u olarak adı geçen Tom Hiddleton ile Hugh Laurie, adeta döktürüyor. John le Carré de kitabıyla dizi senaryosu arasında önemli değişiklikler olsa da hayatından memnun. Daha n’olsun?
Körfez Savaşı’nın başladığı kasvetli gece çok özel bir ziyaretçi; Bay Richard Onslow Roper (Laurie’den başkası değil), Zürih’te lüks bir otele girer. Gece müdürü eski asker Jonathan Pine (Tom Hiddleton), Kahire’deyken sevdiği kadını insafına bırakmak zorunda kaldığı bu silah tüccarını anında tanır. İngiliz Gizli Servisi, eğittiği Pine’ı Roper’ın peşinde karanlık bir yolculuğa zorlar ve olaylar gelişir.
Laurie ve Hiddleton döktürüyor
Bu sitede 2016’nın yeni polisiye ve suç dramalarını tanıtırken yer vermiştik “The Night Manager”a. Kitabın konusu basitçe böyle. Casusluk romanı janrının büyük ustası John le Carré’in, “Soğuk Savaş” sonrası yazdığı ilk romandan (1993’te piyasaya çıkmıştı) uyarlanan mini dizinin yayın tarihi belli değilmiş haberi yazdığımızda. Neredeyse tamamlanmak üzere ve büyük sükse yapmış durumda. Hatta altı bölümden oluşan “The Night Manager”ın uzatılması talepleri de yüksek sesle dillendirilmeye başlandı bir süredir. Dizi uzar mı uzamaz mı bilemeyiz ama şu ana kadar yaptığı iş azımsanacak gibi değil. Başrolleri paylaşan usta aktör Hugh Laurie ile Tom Hiddleton, heyecan dozu hiç düşmeyen yapımda yaydıkları enerji ve pırıltılarıyla göz dolduruyor.
John Le Carré, hayatından memnun
Kitapta erkek olarak anlatılan Casus Burr karakteriyse dizide kadın ve Olivia Colman tarafından canlandırılıyor.
Yukarıda değindik: Diziyle kitap arasında bariz değişiklikler var. Biri bu, diğeri de olayların Körfez Savaşı döneminde değil 2011’de, Arap Baharı’nda geçmesi.
Bugüne kadar yaklaşık 15 eseri sinema ve televizyona uyarlanan John Le Carré’in bu yapımların çoğundan hoşnut kalmadığı biliniyor. Bu önemli değişiklikler hakkında 84 yaşını süren usta ne mi düşünüyor dersiniz? Şaşırtıcı biçimde John Le Carré, romanının uyarlamasını hiç de kötü bulmadığını söylüyor. “Kitabımı tamamen değiştirmişler ama işe yaramış” diye de ekliyor hatta.
Nereden nereye
Durumdan hoşnut olan sadece John Le Carré değil. “House” dizisiyle gönüllerde taht kuran Hugh Laurie de çok memnun hayatından. 13 yıl sonra ilk kez bir İngiliz yapımında boy göstepisoded_221b aktör, zamanında kitabın haklarını satın almaya çalıştığını ama başarılı olamadığından bahsediyor. Büyük bir John Le Carré hayranı olduğunu vurgulayan İngiliz oyuncu, o zaman kahramanı, yani Pine rolünü canlandırmak istediğini de gizlemiyor. Laurie, “Kibirli bir şekilde Jonathan Pine karakterini oynamayı istemiştim. Şimdi arkama yaslanıp Tom’un bu rolde ne kadar harika bir iş çıkardığını seyrediyorum” diyor. Kıskançlık yok, zaten dünyanın en kötü adamlarından biri, silah tüccarı Richard Onslow Roper’ı oynamak Laurie’ye çok iyi gelmiş. Hatta biraz ileri giderek rolünün içine daha iyi girebilmek adına gerçek silah tüccarlarıyla tanışmak istemiş. Dizinin avukatları bu talebi geri çevirmiş haliyle.
Hayatı film oluyor
Bu kadar John Le Carré’den bahsettik. Onunla ilgili de önemli bir haber verelim kapatırken: İngiliz yazarın hayatı, yakın zamanda sinemaya aktarılıyor. 2015 tarihli “John le Carré: The Biography”nin yazarı Adam Sisman, biyografisinin film haklarının satıldığını açıkladı. Kitap, usta yazarın babasıyla kötü ilişkilerinden İngiliz İstihbarat Teşkilatı’na katılma sürecine kadar John Le Carré’in ilginç ve renkli yaşamına dair önemli ipuçları veriyor.