Gerçek Her Zaman Kendini Göstermez

12 dakikalık okuma

Bu yazı 221B Dergi’nin 33. sayısında yayınlanmıştır.

Aklından Bir Sayı Tut romanıyla dünyada önemli satış rakamları ve üne ulaşan John Verdon, Dave Gurney serisinin son kitabını çok kısa süre önce yayımladı. Koridor Yayıncılık’ın Türkçeye kazandırdığı bu kitap Ender Nail tarafından çevrildi. Verdon, oldukça ileri yaşta başladığı yazarlıkta çok kıymetli bir yer edinmiş durumda. 1942 doğumlu yazar, ilk kitabı Aklından Bir Sayı Tut’u yayımladığında takvimler 2011’i gösteriyordu. Tepenin Laneti, Dave Gurney’in maceralarını okurla buluşturan yedinci kitap. Yazarlığa bu kadar geç başlayan bir yazar için bu üretkenlik gerçekten takdir edilesi bir durum. 

Kitapla ilgili ilk dikkatimi çeken ve okuduğunuzda sizin de dikkatinizi mutlaka çekecek olan şey, betimleme yoğunluğuydu. Verdon, betimlemeyi o kadar ustalıkla kullanıyor ki kesinlikle anlatılan atmosferin içinde kendinizi buluyorsunuz. Fakat bu ustalığa rağmen yer yer betimlemenin abartıldığı düşünülebilir. En azından ben okurken bazı noktalarda bunu çok net hissettim, örneğin bunu manzara betimlemelerinde görebilirsiniz. 

MODERN SHERLOCK

Başkarakter Dave Gurney. Emekli bir polis. Akademide genç polis adaylarına dersler verir. Onun için en doğru tanımlama “Modern Sherlock” ve “Modern Poirot” olacaktır. Kitapta da bir arkadaşı alay etmek için ona, “Sherlock” diye sesleniyor. Tabii bizim tanımlamamız bununla alakalı değil. Gurney her daim şüpheci, etrafını iyi gözlemleyen, kanıtları ve dosyaları sürekli didikleyen bir dedektif. “Süper dedektif” lakabı alacak kadar da işinde başarılı. Aldığı vakaları çözme oranı da bir hayli yüksek. Kitapta geçen şu ifadeler onun vakalarla kurduğu ilişkiyi bir hayli özetliyor: “Hiçbir şeye inanma, kimseye güvenme, her şeyi sorgula.” Öte yandan teknolojinin imkânlarını kullanmak gerektiğini düşünen ve insanlardansa teknolojiye daha çok güvenen bir kişi. Örneğin görgü tanıklarının ifadelerine asla tam güvenmeyen Gurney, güvenlik kamerası görüntülerinden, dronelardan vaka çözmede ve olay takibinde oldukça sık faydalanır. Bu tavrını da şu cümlesiyle özetler: “Güvenlik kamerası kaydını 10 görgü tanığına değiştirmem.” 

Kitapta diğer önemli karakterse Mike Morgan. New York Polis Teşkilatı’nda görev yaparken Gurney’le kısa bir dönem birlikte çalışmış, hatta o dönem onun hayatını da kurtarmış. Pek çok sorunu olan birisi. Ailesindeki herkes başarılı polis fakat o, bu başarılı insanların altında ezilmiş. Gurney’le çalıştıkları dönemde kadınlara zaafından dolayı büyük bir hata yapar ve bu hata onun meslekten ayrılmasına neden olur. Emekliliğinin ardından Larchfield isimli bir kasabada amirlik görevini yürütür. Geçmiştekinden oldukça farklı gibi görünse de hâlâ taşıdığı bazı sıkıntılar vardır. Bunlardan biri de vakanın çözülmesinde önemli rol oynayacaktır. Eşini kaybeden Morgan depresyona girer ve vakanın kapatılması için mücadele eder. Hatta bu durum onun Gurney’i vakaya katılması konusunda ikna etmesinde önemli rol oynar. Gurney’e karşı bunu kullanmaktan hiç çekinmez. 

Dave Gurney’nin karısı Madeleine Gurney. O, Dave’in cinayetlerle uğraşmasını asla istemeyen bir karakter. Buna rağmen Dave Gurney’le yaptığı fikir alışverişlerinde ona oldukça yardımcı oluyor. Kendisi tam bir doğa âşığı. Bütün gün çiçeklerle zaman geçirmek, hayvanlarla yaşamak isteyen bir kadın. Hayvan sevgisi o kadar büyük ki eşini evlerinin hemen yanına bir lama barınağı yapmaya ikna etmeye uğraşır. Tabii bu kolay olmaz ama sonunda Madeleine başarılı olur. Ayrıca yeri geldiğinde eşini korumak için de hiç korkmadan tehlikeye atılır. 

Ve Lorinda Russel. Maktul Angus Russel’ın oldukça genç karısı. Lisedeyken hocası tarafından tacize maruz bırakılmış genç bir kadın. Kocasının ölümünü metanetle karşılar, güçlüdür. Soğuk ve aynı zamanda karşısındakinin asla anlayamayacağı şekilde duygularını gizleyebilir. Bu da dedektiflerin en son isteyeceği şeydir. 

ÜÇ FARKLI BÖLÜM 

Tepenin Laneti aslında içinde birçok şeyi barındıran bir roman. Birincisi, Türkiye’de şu an çok tartışılan siyasetçilerin kurduğu kirli ilişkilere değiniyor. Bunun yanında Amerikan toplumuna dair bize bazı örnekler sunuyor. Aşırı dinci bir topluluğun taraftar toplaması Trump ile birlikte ABD’de toplumun yaşadığı dönüşüme de güzel bir örnek sunuyor. Öte yandan bu topluluğun yalanlarıyla ortalığa saçılan bir zombi hikâyesinin kasabada insanları korkutması da ilginç bir nokta. Ayrıca bir gazeteci olarak kitapta yer verilen medya eleştirisinin de oldukça haklı bulduğumu söyleyebilirim. Kitap üç bölümden oluşuyor. Bu üç bölüm birbirinden farklı nitelikler taşıyor. Birinci bölüm, Gurney’nin vakayla tanışması, olayın içine girmek istemese de kabul etmesi; ikinci bölüm bir katil adayının ortaya çıkması, zombiler ve Gurney dışında herkesin ikna olduğu bir katil; üçüncü bölümdeyse Gurney’nin olaydaki çelişkileri ve dedektiflik içgörüleriyle vakayı çözmesi. Tepenin Laneti, bir polisiyede olması gereken bütün özelliklere sahip. Merak duygusunu her zaman diri tutuyor ve okuru defalarca şaşırtmayı başarıyor. Dave Gurney bu yolculuğunda her zaman olduğu gibi yine çok başarılı.

Gelelim öykümüze…

Larchfield kasabasının en nüfuzlu adamı olan Angus Russel öldürülür. Olay mahallinde Billy Tate isimli sabıkalı ve kimse tarafından sevilmeyen bir adamın parmak izleri bulunur. Buradaki esas sorun, Tate’in olaydan bir gün önce kiliseye grafiti yaparken düşen yıldırım neticesinde hayatını kaybetmesidir. Yani Russel öldüğünde Tate morgda yatıyordur. Morgan bu vakayla ilgili Gurney’i ziyaret eder. Gurney, Verdon’ın diğer kitaplarında da olduğu gibi ilk anda olayı almak istemez fakat geçmişin hatırına bunu kabul eder. Bu durum Madeleine’i pek memnun etmez. 

YÜRÜYEN ÖLÜ

Gurney olayla ilgilenmeye başlayınca beklediğinden daha ilginç şeylerle karşılaşır. Öldü denilen Tate, morgda tabuta konulur. Bundan iki gün sonra ise tabutun içinden çıkar. Yüzü yanık bir haldedir ve garip sesler çıkarır. Bu durum olayları daha da karmaşık hale getirir. Gurney, Morgan ve Larchfield polisi Tate’i bulmak için çaba harcar. Bu sırada bir ceset daha bulunur. Bu kişinin de Russel’la aynı gün öldürüldüğü ortaya çıkar. Yine olay yerinde Tate’e ait DNA bulunur. Daha sonra Tate’in ıslahevine girmesine neden olan rehber öğretmeni öldürülür. Olay yerinde, “Ben ölümden dönen kara meleğim” yazılıdır. Bu olaylar medyanın da ilgisini çeker. RAM TV yaptığı yayınlarla Larchfield’da bir “yürüyen ölü”den bahseder. Bu yayınlar kasaba genelinde insanların korkmasına neden olur. Köktendinci Tanrı’nın Dostları Kilisesi, Tate’in öldüğü ve şeytanın onun bedenine girdiği yönünde propaganda yapar. Herkesi silahlanmaya çağırır. Güvenlik kameralarından Tate’in kasabada gezdiğini görürler, ayrıca kasabalılar da polise Tate’i gördüklerini söylerler. Gurney, Tate’in izini sürmeye çalışırken Morgan’dan bir telefon alır. Telefonda Tate’in Angus Russel’ın karısı Lorinda Russel tarafından öldürüldüğünü söyler Morgan. 

Olay yerine vardıklarında ise ölen kişinin Tate değil, onun kılığına girmiş başka bir kişi olduğunu görürler. Ölen kişiyle Angus Russel’ın husumeti vardır. Bundan sonra Morgan bütün cinayetlerin Tate değil de öldürülen kişi tarafından işlendiğini sürekli söyler. Fakat Gurney’nin aklına yatmayan birçok şey vardır. Dosyaları alıp defalarca inceler. Sonunda bazı açık noktalar bulur fakat Morgan’dan beklediği desteği alamaz. Gurney, kendisine “Sherlock” diyen eski arkadaşı Hardwick’ten aldığı destekle olayın üstüne gider. Ayrıca Larchfield’da kendisine hayran olan bazı kişilerden de yardım alır. Görüntüler ve dosyadaki delilleri detaylıca inceledikten sonra başka varsayımlar düşünür. Üstelik geçmişten bugünü etkileyen bazı bulgulara da denk gelir. Bütün bunları birleştirdiğinde kafasında oluşturduğu varsayımlara göre hareket etmeye karar verir. Yapılan incelemeler sonunda hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını ortaya çıkarır. Fakat sonunda kendi başını da ciddi derece belaya sokar. Olayı çözdüğünde ise etraftaki herkes şaşkınlığa uğrar. 

Tepenin Laneti, John Verdon, Çeviren: Ender Nail, Koridor Yayıncılık, 2021.

Mustafa Kömüş

1987 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği mezunu. BirGün gazetesinde eğitim editörlüğü ve BirGün Pazar editörlüğü yaptı. Halen eğitim editörlüğüne devam ediyor. BirGün gazetesinde, Bavul Dergi’de ve Edebiyat Atölyesi dergisinde polisiye yazarlarıyla birçok söyleşi yaptı. Öyküleri kimi dergilerde yayımlandı. Edebiyat Atölyesi dergisinde Türk polisiye yazarlarının karakterleri üzerine değerlendirme yazıları kaleme alıyor ve ‘polisiye sözlüğü’ köşesi hazırlıyor. 221 B’de çeviri polisiyeler üzerine eleştiri yazıları yazıyor.

Önceki Hikaye

BluTV, kütüphanesini yeni polisiyelerle genişletiyor

Sonraki Hikaye

Polisiye Yazarının Ölümü │ Armağan Tunaboylu

En Son Yazılar