Renée Ballard Polisiyeleri

11 dakikalık okuma

Bu yazı, 221B Dergi’nin 33. sayısında yayımlanmıştır.

Michael Connelly’nin usta kaleminde hayat bulan ve tıpkı yazarı gibi gazetecilik kökenli olan Dedektif Renée Ballard, kadın dedektif/polis kervanına katılıyor.

Renée Ballard, Connelly’nin ünlü kahramanı Harry Bosch kadar çalışkan ve suçluyu ortaya çıkarmakta asla ondan geri kalmıyor; fakat o,  tüm meslektaşlarından farklı olarak adaletsizliğin neden olduğu bir zorlukla yüzleşmek durumunda kalıyor  ve amirinin cinsel tacizine uğramasının üzerine bir de haksız çıkarılması ve gece vardiyasına sürülmesi ekleniyor. Öte yandan Ballard işine dört elle sarılan ve kurallarını erkeklerin belirlediği bu kaçma-yakalama dünyasında tek başına savaşan inatçı bir kadın. Mesleğe gazetecilikten geçmesi dolayısıyla Los Angeles Times için suç muhabirliği yaparken edindiği tecrübeler sayesinde suçlu peşinde koşmanın yanı sıra işlerin bürokratik kısmıyla da baş edebilecek becerileri kazanmışsa da kendisinin asıl sorunu, karşısına gelen tüm şiddet vakalarını gündüz vardiyasına bırakmak zorunda olması nedeniyle hiçbir vakayı üstlenip sonuçlandıramamasıdır. 

“Büyük bir kötülük!”

Serinin ilk kitabı Gece Vardiyası’nda Dedektif Renée Ballard’ın böyle düşünmesine neden olan şey, transgender bir birey olduğu sonradan hastanede anlaşılacak Romana Romene ismindeki bir hayat kadınının, günlerce bağlı tutulup işkence edildikten ve muştayla acımasızca dövüldükten sonra bir park alanına atılarak ölüme terk edilmesidir. Kurban hastaneye kaldırıldığında komadadır. Tüm bunlar yaşanırken şehrin başka bir yerinde bulunan bir  gece kulübünde çıkan silahlı çatışmada, bir masada oturan üç kişiyle  Cynthia Haddel isimli garson kız da kim vurduya kurban gider. Başta tek suçu yanlış zamanda yanlış yerde olmakmış gibi görünse de sonradan kızın kendine ek iş olarak, mekânın müşterilerine uyuşturucu satıcılığını seçtiği, kulüpteki dolabında bulunan sigara kutusundan çok sayıda hap çıkıverdiğinde anlaşılır. Peki, o akşam o masada ne olmuştur? Katil, kamera kayıtlarında en ufak bir iz bile bırakmadan nasıl tüymüştür? Ballard  gece vardiyasında olduğu için soruşturmayı gündüz vardiyasındaki meslektaşlarına devretmekle yükümlü olmasına karşın iki hemcinsinin maruz kaldığı vahşeti görmezden gelemez ve gayrıresmi soruşturmalara başlar. Ölen garson kızın hayatını didiklemeye başlar başlamaz da masadakilerin isimlerine ulaşmaya yönelir ve masada öldürülen üç adamın ortak özelliğinin yeraltı dünyasının farklı “işkollarında” çalışmak olduğunu görür. Üstelik bu üçlüden birinin bahisçi, diğerinin mafya infazcısı ve sonuncusunun uyuşturucu satıcısı olduğunu keşfetmesinden kısa süre sonra soruşturmayı yürüten eski ortağının öldürülmesi işleri çok daha karışık hale getirir.

Bu üçlünün cinayetiyle yeterince meşgul olan Ballard bir yandan da muştayla dövülüp ölüme terk edilen Romene’ye bunu yapanı bulmak için kolları sıvamıştır. Adli kayıtlar üzerinden gerçekleştirilen araştırma bu saldırıya benzer saldırıları bulmak için yerel vakaların taranmasından başlar. Cürümlerini muşta kullanarak işlemiş ve ceza almış kişileri taradıklarında karşılarına sabıkalı Thomas Trent adındaki ikinci el otomobil satıcısı çıkar. Ballard kadını bu hale getirenin Trent olduğundan emindir, başkalarını da ikna etmesi için bulması gereken; Romana’yı Trent’e bağlayan aramalardır. Dedektifimiz, Trent hakkında ayrıntılı bilgi edinmek için adam tutuklandıktan birkaç ay sonra onu terk eden ve büyük olasılıkla eski kocasının pek çok sırrını bilen eski eşin izini sürmenin yeteceğine kanaat getirir ve işe koyulur. 

Michael Connelly serinin ikinci kitabı Gecenin Kutsal Karanlığı’nda hoş bir sürpriz yaparak Harry Bosch’u da hikâyeye dahil ediyor ve iki dedektif güçlerini birleştiriyor. Bosch, Hollywood Cinayet Büro kapatıldıktan sonra emekli olmuş ve San Fernando Emniyeti’nde gayrıresmi olarak görev yapmaya başlamıştır. Rafa kaldırılmış eski bir dava hakkında ipucu aramak için tekrar Hollywood Şube’ye gelerek eski ortağının dolabında bu davayla ilgili ifadeleri karıştırırken, görevini gündüz vardiyasına devretmek üzere büroda olan Ballard’ın dikkatini çeker ve bu dosyadaki kurbanla empati kurar. Dokuz yıl önce on beş yaşındaki Daisy Clayton yetiştirme yurdundan kaçarak Hollywood sokaklarında diğer kaçaklarla birlikte yaşamış, metruk binalarda sabahlamış, alkol ve uyuşturucu kullanmış, sokaklarda kendini satmıştır. Ta ki işkence görmüş ve cinsel saldırıya maruz kalmış çıplak cesedi bir çöp konteynırında bulunana kadar. Tek ipucuysa ceset üzerinde bulunan ve içerisinde birtakım harflerin yer aldığı çember şeklindeki bir izdir ve soruşturmayı yürüten ilk dedektifler bu ipucunu yanlış yorumlayarak kuyuya inmişler ama yukarı çıkamamışlardır. Daha sonra Bosch kurbanın vücudundaki bu izin, cesedin içine konup çamaşır suyuyla yıkanabileceği bir boyutta plastik bir kabın alt tarafındaki logosunun iç tarafta oluşturduğu kabartı olduğunu anlar. Daisy Clayton ufak tefek bir kız olduğu için katilin onu bu kaplardan birine koyup içini çamaşır suyuyla doldurduğu anlaşılır. Fakat cinayetin üzerinden dokuz yıl geçmiştir ve ellerinde ipucu olarak sadece o döneme ait polislerin yaptığı görüşme kartları ile cesedin taşındığı tahmin edilen bir kap markasından başka hiçbir şey yoktur. Şanslılarsa yıllar sonra bu kartlardan bariz bir şüpheli çıkardı. 

Üçüncü macera Yangın Gecesi… Ballard’la güçlü bir bağ kuran Bosch bir kez daha Ballard’ın kapısını çalar.  Bosch ciddi sağlık sorunlarıyla savaşmaktadır. Dizindeki problem onu bastona mahkûm ederken beş yıldır lösemi tedavisi görmektedir. 

Bosch’un eski ortağı John Jack Thompson yirmi yıl önce LAPD’den emekli olup ayrılırken bir dosyayı yanında götürmüştür. O ölünce eşi, dosyayı tozlu raflardan alarak cenaze töreninden sonra Bosch’a verir. Kimse John’un bu dosyayı niçin yanında götürdüğünü bilmemektedir. Dosya John Hilton isimli birine aittir. Uyuşturucu satılan bir sokakta otomobilinin içinde vurulmuştur. Bosch bu dosyayı eski ortağının niye aldığını anlamaya çalışırken Ballard’dan Çözülmemiş Açık Dosyalar bölümüne ulaştırmadan önce dosyaya göz atmasını ister. Kısa süre sonra Ballard’ın radarına, John’un hapishanedeyken onu koruyup kollayan hatta eşcinsel bir ilişki yaşadığı ve hapisten çıkınca John’un öldürüldüğü o sokakta uyuşturucu trafiğini yöneten çetenin lideri Elvin Kidd takılır ve bundan sonra olaylar hızlı bir şekilde gelişir. 

Yazarın Harry Bosch romanlarıyla kıyaslandığında en az onlar kadar tempolu, Los Angeles Polis Teşkilatı’nın çalışma sistemini, birimler arasındaki çatışmaları gerçekçi bir şekilde gösteren ve şehrin karanlık yüzünü çok iyi yansıtan bir roman serisi Renée Ballard Polisiyeleri.

Gece Vardiyası, Gecenin Kutsal Karanlığı, Yangın Gecesi, Micheal Connelly, Nemesis Kitap.

Çağatay Yaşmut

1968 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi’nde Ekonometri okudu. Finans, bankacılık, otomotiv ve ilaç sektörlerinde çalıştı. Maltepe Üniversitesi Felsefe bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamladı. 2008 yılında Beyoğlu Çıkmazı romanıyla yarattığı Başkomiser Galip tiplemesini, Şarkılar Susunca, Beni Yavaş Öldür, Kadıköy Cinayetleri, Moda Cinayetleri romanları ve yine Başkomiser Galip’in maceralarının anlatıldığı Doktor Ceyda’yı Kim Öldürdü ve Benim Canım Ailem öykü kitaplarıyla sürdürdü. Kadıköy Cinayetleri romanı 2012 yılında Dünya Kitap Altın Sayfa Polisiye Roman Ödülü’ne layik görüldü. Cumhuriyet Kitap ve 221B dergide polisiye kitap tanıtım yazıları yayımlanıyor. Türkiye Polisiye Yazarları Birliği üyesi olan yazar evli ve İstanbul’da yaşamaktadır.

Önceki Hikaye

İsveçli yayıncı SVT, The Detective From Beledwyne'ı duyurdu

Sonraki Hikaye

‘La Jauria' ilk iki sezonuyla BluTV'de

En Son Yazılar