Jack Reacher romanlarının yazarı Lee Child, karakterini kendisini gibi yazar kardeşi Andrew Grant’e teslim edeceğini açıkladı. Açıklama üzerine İskoç polisiyeci Ian Rankin, “Beni son zamanlarda en çok şaşırtan haber,” yorumunu yaptı. Bu vesileyle ilginç konuya biraz daha yakından bakalım istedik. Buyurunuz…
Lee Child’ın açıklaması şöyle: “Yıllarca Reacher’ı öldürmenin farklı yollarını düşündüm. İlk olarak tıpkı Butch Cassidy ya da Sundance Kid gibi Reacher’ın sonunun bir mermi yağmuruyla geleceğini düşündüm. Gerçi Jack Reacher’ı alt etmek için koca bir ordu gerekir ama ben onunla işimi bitirdikten sonra da Reacher’ın hayatına devam etmesini istedim.”
Her suç yazarı bu şekilde düşünmüyor elbette. Jo Nesbø, yakın zamanda kendi süper sert dedektifi Harry Hole’un ölümünden sonra da hayatına devam etmesi gibi bir ihtimal olmadığını ve Harry Hole’un ölümüyle ilgili birtakım planları olduğunu söyledi ve ekledi:
“Hole’un sonsuz bir yaşamı olmayacak. Muhtemelen yaşlılıktan ölmeyecek ama tabii yine de kim bilir?” Nesbø, Harry Hole romanlarını başka birine teslim etmek gibi bir şeyinse sözkonusu bile olamayacağını belirtti:
“Kesinlikle hayır. Size hemen şu anda söylüyorum, eğer böyle bir şey olursa, birileri böyle bir şeye teşebbüs ederse bana bu söylediklerimi hatırlatabilirsiniz.”
17 Temmuz’da yitirdiğimiz en önemli İtalyan polisiyecilerden Andrea Camilleri’nin de karakteri Müfettiş Montalbano’nun sonuyla ilgili planları vardı. Serinin son romanını 14 yıl önce yazmıştı ve bu romanı Palermo’daki yayıncısının ofisinde saklıyordu. Camilleri, 2012’de verdiği bir röportajda şöyle söylemişti:
“Eğer bir gün Montalbano’dan bıkarsam ya da artık yazamayacak duruma gelirsem yayıncıma son romanı yayımlamasını söyleyeceğim. Sherlock Holmes ölümden geri dönmüştü ancak bunun bir benzeri Montalbano için mümkün olmayacak. Son romanda Montalbano’nun işi bitecek.”
Tabii Lee Child, kardeşiyle bir yazma ortaklığına girerken böyle düşünmeyen yazarların peşinden gidiyor. Alex Cross romanları ve Women’s Murder Club serisinde başka birçok yazarla ortak çalışan James Patterson gibi örneğin.
Patterson, birlikte çalıştığı yazar ekibi için 50 sayfalık bir genel hikâye yazıyor. Yazarlar daha sonra bu hikâyeden yola çıkarak romanın bölümlerini yazıp Patterson’a teslim ediyor. Patterson da gerekli düzeltmeleri yaptıktan sonra romanlar yayımlanıyor. Bu yazar ekibinin ödemelerini Patterson kendi cebinden yapıyor. Tarihi romanlar yazan Wilbur Smith de yazar ekibiyle çalışanlardan.
Bazı yazarlar içinse durum biraz daha karışık: Tom Clancy’nin Jack Ryan romanlarının hakkının kimde olduğuna dair mahkeme süreci hâlâ devam ediyor örneğin. Stieg Larsson için de benzer bir durum sözkonusu. Milenyum Üçlemesi’nin yazarının öldükten sonra kazandığı başarı üzerine bir dizi hayalet yazar, seriyi devam ettiren romanlar yazdı.
David Lagercrantz’ın serinin dördüncü kitabı niteliğindeki romanı hiç fena değildi aslında ama Stieg Larsson’un partneri Eva Gabrielsson bu durumdan pek memnun değil. “En kötüsü de Stieg’in bu duruma ne kadar üzüleceğini tahmin edebilmek,” diyor Gabrielsson bir röportajında ve ekliyor: “Hiç kimsenin kendi edebi metinleri üzerinde çalışmasına izin vermezdi.”
Reacher’la ilgili planlarını açıklayan Child, hayranlarının daha birçok Reacher romanı okumanın tadına varacaklarını söylüyor ve bu romanların yazarını yani kardeşini de, “15 sene önceki ben, enerji ve fikir dolu,” diye tanımlıyor.
Reacher romanlarını yazmaya devam etmek istediğini ancak gerçekçi yaklaşmak gerekirse bunun için enerjisi olmadığını belirtiyor. Child’ın söylediğine göre iki kardeş bir sonraki Reacher romanında beraber çalışacak. Sorasındaysa kardeşi Grant yola tek başına devam edecek. “Grant’in çıkaracağı işi merak ediyorum, iyi olacağından eminim,” diyor Child; “Eğer ben Reacher’sam Grant da öyle. Bana güvenin.”
