Karşınızda 221B!

//
6 dakikalık okuma

221B Baker Street! Bu adres Türkiye’den kilometrelerce ötede ama Sherlock Holmes takipçilerine için çok tanıdık. Sherlock’un Londra’daki maceralarının geçtiği yer orası, dizide öyle yani. Gerçek hayattaysa meraklılarının ziyaret edebileceği bir müze…

Hazırlayan: Elif Özgenhttp://gezginmuhabirella.com/

Müze elbette 221B Baker Street’te. Her şey senaryoya uygun anlayacağınız! (Özel bölümde 221B’nin ufak bir kandırmaca olduğu, Sherlock’un aslında yolun tam karşısında yaşadığı yazılmış olsa da 221B kabul görmüş bir kere.) Londra metrosunda Baker Street durağında iniyorsunuz. Zaten o andan itibaren gördüğünüz pek çok tabelada Sherlock silueti karşılıyor sizi. Metrodan çıkar çıkmaz bir de heykeli var Sherlock’un. O heykelden sağa döndüğünüzde sol tarafınızda kalacak yeşil boyalı müze. Binadan önce kalabalığı fark etmeniz olası, çünkü yılın her mevsiminde, günün her saatinde uzun kuyruklar oluyor.

Her yer Sherlock

Müzenin kapısında polis üniformalı bir görevli var. O görevlinin durduğu kapı, müzenin girişi. Polisin görevi, müzeye girişlerin kontrolünü sağlamak, bir de ziyaretçilerle bol bol fotoğraf çektirmek.
Önemli bir uyarı yapalım bu aşamada: Sherlock’un müzesi ve mağazası, yan yana. Bileti mağazadan alıyorsunuz; binanın önündeki uzun sıra, mağazaya girip bilet almak için değil, bileti aldıktan sonra müzeye girebilmek için. Bu yüzden en güzeli gider gitmez mağazaya girip geçen sene 10 pound olan giriş biletini kapmak. Tabii hazır mağazaya girmişken gezmeden edemiyor insan. “Önüm, arkam, sağım, solum.. her şey Sherlock!” Tam da böyle bir atmosfer var içeride. Bir yanda Sherlock anahtarlıkları, diğer yanda kalemleri, kupaları… Sherlock’u Londra’dan alıp evine götürmek isteyenler pek çok hediyelik var. En çok rağbet görenler elbette Sherlock şapkaları. Renk ve desenler farklı ama en tepedeki kurdelesi ortak.

Büyüteçsiz olmaz

Mağazadan çıkalım, gelelim müzeye. Girmeden önce dikkat çeken bir ayrıntı, müzenin camındaki büyüteç. Söz konusu Sherlock olunca büyüteç figürü olmadan düşünülemezdi elbette, müzenin yaratıcıları da bu ufak ama önemli ayrıntıyı atlamamış.

IMG_0827_2
Mağazaki en güzel ayrıntılardan biri, Sherlock’un koltuğunda oturan oyuncak ayı. Özellikle çocukların dikkatini üzerinde topluyor.
IMG_0834
Müze toplam 3 katlı. Tüm odalar senaryoda anlatıldığı gibi yerleştirilmiş, her kare o kadar tanıdık ki insan gerçekten yaşayan bir kahramanın evini ziyaret ettiği hissini yaşıyor kısa süreliğine de olsa.

Müzenin en geniş ve Instagram’a en çok malzeme olan yeri, şömine önünde Sherlock ile Watson’ın koltuklarının bulunduğu bölüm. Pipolar, büyüteçler… Tüm ayrıntılar düşünülmüş. Yoğun talep olduğu için fotoğraf çekmek için sıra bekleme riskiniz var, şimdiden hazırlıklı olun!

The Woman da olsaydı

Bence müzenin tek eksiği “The Woman”dı. Evet belki çok kısa süreliğine gördük “O”nu ama Sherlock’un hayatındaki yeri herkesin malumu. Sherlock’u bu denli etkileyen kadının da bir iz bırakmış olması lazımdı bence müzede. Yetkililere duyurulur…

Tek sıkıntı…

Müzede ziyaretçilerin yaşayabileceği tek sıkıntı küçük olması. Dar alanda kısa paslaşmalı bir yer, buna rağmen talep yoğunluğundan olsa gerek, kalabalık bir grupla aynı anda içeri alınıyorsunuz. Daha küçük gruplar alınsa aynı anda içeriye elbette iyi olur ama bu da müze önündeki bekleme süresinin uzaması demek. Bu haliyle bile 50 dakika beklediğimiz düşünüldüğünde, sanırım kalabalık gezme seçeneği daha iyi.
En üst katta da Sherlock sevenleri sürprizler bekliyor. Ekrandan aşina olduğunuz maceraların ipuçları, delilleri… Yan yana dizilmiş sizi bekliyor. Hangi delil hangi bölümün bunu çözmek de size kalıyor artık!

Editör

Türkiye'nin tek polisiye kültür dergisi.

Önceki Hikaye

Bond-Toto Açılmıştır!

Sonraki Hikaye

"Dünyanın Leşleri"nin Yazarı Suat Duman Okuyucuyla Buluşuyor

En Son Yazılar