‘Kapalı Kapılar Ardında’ Roman İncelemesi

/
7 dakikalık okuma

Uluslararası alanda en çok satan yazarlardan Jane Casey belki de en çok Maeve Kerrigan’ın kahramanı olduğu serisiyle tanınıyor. İrlanda’da doğup büyüyen yazar, Dublin’deki Trinity College’da İngiliz-İrlanda edebiyatı alanında eğitim almadan önce Oxford’daki Jesus College’da İngilizce okumuş. Dokuz yıl boyunca yayıncılıkta çalıştıktan ve çok satan çocuk kitapları yazdıktan sonra, hem polisiye türünde hem de genç yetişkinlere yönelik olarak yazmaya karar vermiş. Bir ceza avukatıyla evli olmak belli ki Jane’e eşsiz bir içgörü sağlıyor. Bu avantajı onun eserlerine  gerçekçilik duygusu kazandırıyor.

Jane Casey’in çok satan serisinin kahramanı Dedektif Çavuş Maeve Kerrigan hırslı bir polis. Tanıştığımız zamanlarda erkek meslektaşları, Maeve’nin empati yeteneğinin onu zayıflattığına inanıyorsa da Maeve çok geçmeden güvenlerini ve ekibin saygısını kazandı. Hâlâ genç ama anne olma şansını kaçırabileceğini biliyor ve istediğinin bu olduğundan emin olmasa da bu onu sıkça endişelendiriyor. Kendini defalarca kanıtlaması gerekiyor, çünkü insanlar her zaman onun bulunduğu yere kadın olması, güzel olması veya her ikisi sayesinde geldiğini düşünecekler. Konu erkeklere gelince en akıllıca seçimleri yapamıyor. İş arkadaşlarıyla, özellikle de Josh’la uyumunu çok seviyorum. Bu son kitapta ikisinin aslında birbirleri için ne kadar özel olduklarını ve birbirlerini her koşulda desteklediklerini görmek de mutlu etti. Çoğu meslektaşından daha yakın olan Kerrigan ve Derwent, kardeş gibi çekişiyorlar ama birbirlerinin içgüdülerine tereddüt etmeden güveniyorlar. Kitapta her ikisinin de kişisel yaşamlarını etkileyen bir bölümde, bu bağın değerini bir kez daha keşfediyorlar. İkili arasındaki ilişki serinin merkezinde yer alıyor ve tüm küçümsemelerine, aşağılamalarına ve sert sözlerine rağmen, onları büyüleyici kılan bir bağ var. 

kapalı kapılar ardında jane casey

Bir nehir toplayıcısının Londra’daki Thames Nehri’nde bir insan eli keşfetmesiyle başlar soruşturma. Cesedin başka parçaları da ortaya çıkar, ancak kurbanın kimliği, DNA eşleşmesi onun 28 yaşında serbest gazeteci Paige Hargreaves olduğunu kanıtlayana kadar anlaşılamaz. Birisi neden Paige’i öldürmek istesin?

Maeve, avukat erkek arkadaşı Seth Taylor’ın etkisiyle önemli ölçüde değişir, yoga ve sağlıklı atıştırmalıklarla çok daha sağlıklı bir yaşam tarzı benimser. Onu çok şımartan ve ona çok iyi davranan ama hiçbir meslektaşı tarafından sevilmeyen bir adamdır Seth ama Maeve bunu pek umursamaz. Ne de olsa oldukça yakışıklı, her konuda düşünceli, mükemmel bir sevgilidir. Biraz fazla mı mükemmel?
Paige’in, ayrıcalıklı ve aşırı zenginlerin olduğu küçük üye listesini açıklamayı reddeden Sir Marcus Gley tarafından yönetilen, sadece erkeklere özel olan gizli Chiron Kulübü hakkında gizlice bir hikaye üzerinde çalıştığı ortaya çıkar. Politikacıları, işadamlarını, bankacıları ve yargıçları içeren güçlü elit erkeklerdir bunlar. Kulüp etkinliklerindeki kötü ve dehşet verici davranışlara dair söylentiler çok olmasına rağmen sessizlik kültürü nedeniyle kulüp hakkında bilgi almak zordur. Anlatıya paralel olarak, iki yıl öncesine, gürültülü kutlamaların olduğu kırsal bir partiye ve partiden sonraki sabah yalnız uyanan bir erkek konuğa, bir kabus senaryosuna kadar uzanan ikincil bir hikaye de var. Elbette iki hikâye arasında bağlantıyı sonunda kuracaksınız.

Jane Casey bize, Paige’in başına gelenlerle ilgili şaşırtıcı gerçekler ortaya çıktıkça sayfaları mümkün olduğu kadar hızlı çevirterek okuru tamamen kendine hayran bırakan, karmaşık bir şekilde planlanmış, zorlayıcı, merak ve gerilim dolu, yoğun ve karanlık bir hikâye anlatımı sunuyor. Bu kitap erkek şiddeti, erkek ayrıcalığı ve kibir dünyasında kadınların istismar edilmesi gibi korkunç bir soruna hassasiyetle odaklanan mükemmel bir suç kurgusu. Güce, gücün nasıl yozlaştırdığına ve kötülüğün nasıl kötülüğe yol açtığına dair bir roman. Bazen çok karanlık, son derece gergin, tamamen sürükleyici ve bazen de çok duygusal. Hikâye gerçekten heyecan verici, gerçekçi, inandırıcı ve ironinin harika bir etki yaratmak için kullanılması ve mizahın gerilimi kırması hoşuma gitti. Kitabın öne çıkan unsuru Maeve ile Josh arasındaki muhteşem ilişki. Çatışmalarına rağmen derin bir dostluktan daha ötesine sahipler, birbirlerini anlıyorlar ve birbirlerinin arkasında duruyorlar.

Genel olarak, bu son derece iyi yazılmış ve mükemmel tempolu, son derece güçlü bir hikâye. Her ne kadar Paige’in ölüm sebebi konusunda kafamda soru işareti kalsa da kitabı önermekte hiç tereddüt etmiyorum. Bunun nedeni kitabın ne kadar iyi bir şekilde yazıldığı ve Jane Casey’nin kadına yönelik şiddet gibi bazı zor temaları böylesine kusursuz ve dikkatli ele alması. Şiddetle tavsiye edilir.

Kapalı Kapılar Ardında, Jane Casey, Çev. Doğukan Bal, Olimpos Yayınları, 428 sayfa.

Bu yazı, Selin Bak tarafından 221B için kaleme alınmıştır.

Selin Bak

1981 yılında Trabzon’da doğdu. Atatürk Üniversitesi’ nde Hemşirelik okudu. Polisiye merakı gençlik yıllarında (hala çok genç, ortaokul yılları diyelim) Agatha Christie ile başladı. Galiba yapmak isteyip de yapamadıklarını okumak (cinayeti çözmek değil işlemek kısmından bahsediliyor) kendisine garip bir tatmin duygusu vermiş olacak polisiye dışında başka bir tür okuyamaz oldu. En
sevdiği yazarların Türk yazarlar olduğunu her zaman gururla söyler. Çok polisiye okur, çok polisiye dizi ve film izler, fazlaca cinayet kurguları yapar. Aslında çok da yazar ama çaktırmaz. Bu biyografiyi yazarken hayatında enteresan bir şey olmadığını fark eden Selin, hemşirelik yapmaya ve Trabzon’da yaşamaya devam ediyor, şimdilik...

Önceki Hikaye

Dünyanın En Meşhur Kriminoloğu Julia’nın Maceraları Sürüyor: 'Myrna: Kan Gölü'

Sonraki Hikaye

'The Turkish Detective' Dizisinden İlk Fragman Yayınlandı

En Son Yazılar