Derleyen ve çeviren: Çağla Üren
James Bond, Ian Fleming’in yarattığı, hakkında çokça roman yazılıp filmlere uyarlanmış, eh biraz da aksiyonu ve yetenekleri abartılmış bir ajan… Yine de hiçbir zaman popüleritesini yitirmiş değil, öyle ki henüz geçtiğimiz sene yirmi dördüncü James Bond filmini geride bıraktık.
Peki bundan şikayetçi miyiz? Tabii ki hayır!
Ancak bu kadar kitap ve filme rağmen, onun gerçek dünyadaki casuslarla karşılaştırıldığını hiç görmedik. Halbuki Ian Fleming’in romanları, gerçek casusların yaşadığı maceralardan; James Bond karakteri de bu casuslardan esinlenerek yaratılıyor. Bu casuslar, KGB’den CIA’e; MI6’ten SOE’ye birçok kurum ve teşkilat için çalışan gözü pek insanlar.
Biz de bunları düşünerek birilerine en az James Bond kadar baş belası olmuş on casusu sizler için derledik. Keyifli okumalar.
10) Lenin’i Öldürmeye çalışan Sidney Reilly
James Bond’un en büyük ilham kaynağı olan casus, “Casusların Ası” ünvanını almış olan Sidney Reilly’dir. Kendisi öyle bir yalan ve hile ustası olmuş ki başından geçen maceraların doğru olup olmadığını dahi tam anlamıyla saptayabilen kimse çıkmadı.
Kendisi, 20. yüzyılın başlarında Sovyet gizli servisi olan ÇEKA’ya sızmış ve hükümeti düşürmek için çalışmalar yapmış. Dönemin Sovyet lideri Lenin’e bir suikast tezgahlamış ancak başarılı olamamıştır. Ancak eşi görülmemiş sahte kimlik tasarlama yeteneği sayesinde sınırı geçmeyi başarmıştır.
9) Gerilla Lideri Nancy Wake
Nancy Wake, Marsilya’da yaşayan gazetecilik eğitimi almış bir kadındı. İkinci Dünya Savaşı ile Marsilya’ya çıkartma yapan Hitler onun iş adamı olan kocasını öldürünce Wake, Londra’ya kaçmış ve burada casusluk eğitimi almıştır.
Daha sonra gerilla lideri olarak Normandiya Çıkarması’nda Hitler’in yirmi bin kişilik ordusunu büyük ölçüde zayıflatacak olan yedi bin Fransız direnişçinin öncü birlik olmasını sağlamıştır.
8) Nükleer savaşı engelleyen Oleg Penkovsky
Kod adı “Kahraman Ajan” olan Oleg Vladimiroviç Penkovsky, SSCB’nin askeri istihbaratı GRU’da görev alan bir albaydı. Soğuk Savaş döneminde SSCB’nin Küba’ya Nükleer füze yerleştirdiğinden Birleşik Krallık’a ve ABD’yi haberdar etti. Eğer Kennedy Amerikasının bu durumdan ilk elden haberi olmasaydı çok korkunç şeyler olabilir ve bir nükleer savaş çıkabilirdi.
CIA, Penkovsky’nin ağır gözetleme altında bu bilgiyi sızdırabilmek için birçok sovyet karşıtı ajanla yardımlaştığına inanıyor olsa da Penkovsky, bilgiyi sızdırmak için hayatını büyük bir tehlikeye atmış diyebiliriz.
7) Çok sayıda Nazi’yi öldüren Violette Szabo
Violette Szabo’nun oldukça acıklı bir hikayesi var. İkinci Dünya Savaşı sırasında Gestapo’nun eline düşen kadın, 92 bin kadının öldüğü bir toplama kampına gönderiliyor ve sonrasında Naziler tarafından infaz ediliyor. Gestapo’nun onu öldürmek istemesinin önemli bir sebebi var: İngiliz İstihbarat Teşkilatı’nın en iyi ajanlarından biri olması.
Esasen İngiliz olan Violette, Fransız kocası savaşta öldükten sonra kendisini Naziler ile mücadeleye adıyor. Fransızca konuşma yetisi üzerine uzun bir eğitim aldıktan sonra, Almanların işgali altında olan Fransa’da hemşire taklidi yapıyor ve edindiği bilgileri İngiliz hükümetine sızdırıyor. Bir yandan gerilla savaşı da yürüten Szabo, henüz yirmi üç yaşındayken katlediliyor.
6) Kendi casusluk “network”unu oluşturan Wilfred Dunderdale
James Bond’un yaratıcısı Ian Fleming, karakteri yaratırken eski bir İngiliz ajanı olan Wilfred Dunderdable’den esinlenmiş.
Şimdi sıkı durun! Çok uzun süre Türkiye’de bulunan ajanın görevi ise Mustafa Kemal Atatürk’ün önderlik ettiği Milli Mücadele Hareketini gözetlemek.
İngiliz İstihbarat Teşkilatı SOE ve MI5’te görev alan Dunderdale, Bond kitaplarında kendi hikayelerinin de yer aldığını itiraf etmiş. Oldukça düzgün bir Rus aksanına sahip olan casus, 1919’da Sivastopol’de de görev almış, 1930’lu yıllarda ise Pariste bulunan istihbarat teşkilatının başına gelmiştir. Dunderdale, mahkumlardan muhbirlere çeşitli bir bilgi kaynağı networkü oluşturmayı başarmıştır.
5) Rehineleri İran’dan kaçıran Tony Mendez
1940 doğumlu, emekli bir CIA ajanı olan Tony Mendez, İran’daki İslam Devrimi sırasında yaşanan rehine krizinde büyük bir rol üstlenmiştir. ABD Büyükelçiliği’nden kaçarak Kanada Büyükelçiliği’ne sıpınan altı Amerikalı diplomatı İran sınırından geçirmeyi yani kaçırmayı başarmıştır.
Bu hikaye, Mendez’in yazdığı The Master Of Disguise adlı kitap ile ortaya çıkmıştır. Ayrıca oldukça bilinen bir filme de ilham olmuştur: Operation: Argo. Filmde Tony Mendez’i usta oyuncu Ben Affleck canlandırmıştı.
4) Gerçek dünyanın James Bond’u William Stephenson
Ian Fleming’in de kabul ettiği gibi James Bond, Kanadalı asker William Stephenson’un oldukça romantikleştirilmiş bir hali. Kod adı “Cesur” olan Stephenson, İkinci Dünya Savaşı boyunca hem bir asker, hem iş adamı hem de yatırımcı olmuş entelektüel biridir. Yani gerçek bir James Bond! Onun en önemli icraatları ise Ottawa Ajanlık okuluna yaptığı hizmetler ve dönemin ABD başkanı Roosevelte danışmanlık yapması olmuş.
3) Tahta bir bacakla istihbarat taşıyan Virginia Hall
İngiliz İstihbarat teşkilati SOE’nin ajanı olan Hall, özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında, Fransız direnişinde önemli başarılar kazanmış. Daha sonra İspanya’ya kaçarak CIA’e katılmıştır. Bir görev üzerindeyken bir bacağını kaybeden Virginia Hall, protez bir bacakla casusluğa devam etmiştir. Düşman askerleri ise prtez bacaklı bir kadının casus olabileceğine ihtimal vermemesi de Hall’ın işini oldukça kolaylaştırmış olmalı.
2) Kraliçe Stephanie Julianna von Hohenlohe
Yanlış okumadınız. Listemizin bu maddesinde bir kraliçe yer alıyor.
1930’ların Alman aristokrasisinin iyi eğitimli bir üyesi olan Julianna, oldukça çekici bir kadındı. Cazibesini kullanmaktan hiç çekinmeyen kraliçe, Hitler’i de etkilemeyi başarmıştı. İngiltere’de oldukça iyi ve yüksek mevkide bir çevre edinerek burada Hitler için casusluk yapmaya başladı. İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinde ise artık casusluk yapabileceği bir Hitler kalmamıştı. Bu nedenle ABD’ye yerleşti. Burada, Hitlerin psikolojik durumunu anlatan bir kitaba referans vermek için hükümet adına çalışmaya başladı.
1) James Bond’un yaratıcısı Ian Fleming
Evet, Ian Fleming’in kendisi de bir casustur!
Yüksek rütbeli bir deniz subayı olan Fleming, James Bond filmlerinde de geçen Goldeneye Operasyonu’na yardım etmiş ve Nazilerin İspanya çıkartmasını sabote etmeye çalışmıştır. Ayrıca, onun yönetiminde olan iki birim, 30 Assault Unit ve T-Force, Nazilerle mücadelede önemli başarılar elde etmiştir.
Whatculture ve Milliyet ‘ten derlenip Çağla Üren tarafından çevrilmiştir.