Alper Kaya ve Karınca Karambolü

/
8 dakikalık okuma

Alper Kaya, sevdiğim ve yaşına baktığımda (1990 doğumlu) yaptıklarına şaşırdığım yazarlardan. Bu gencecik yaşına on bir roman, bir sinema kitabı, spor yazarlığı sığdırmış, üstelik on bir kolektif kitaba da katkıda bulunmuş. Zaten okumayı da altı yaşında öğrenmiş. Gerçi ben de beş yaşımda öğrendim ama ortada henüz bir şey yok, dur bakalım, enseyi karartmak bana yakışmaz. 2007 yılında düzenli olarak yazmaya başlamış. Yerel gazetelerde yayınlanan bazı makaleleri, üniversiteyi kazanıp İstanbul’a taşındıktan sonra ulusal bir gazete olan BirGün’de yayınlanmış. Ayrıca, bu makalelerden biri Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden bir prestij ödülü kazanmış. Bu ödüle sahip en genç gazeteci olduğunu da belirteyim.

     Kaya’nın ilk romanı ‘08:00’ 2011 yılında yayımlandı. Kendisi her ne kadar polisiyede usta olsa da bu ilk kitabı psikolojik gerilim kurgusuydu. Peşinden Alper Kaya’yı tutabilene aşk olsun! Döktürdü de döktürdü. Adını dizinin dedektifinden alan polisiye roman dizisi “Komiser Tahsin” in ilk romanı 2014 yılında yayımlanan Kaçak’tı. İşte bu kitabı benim Komiser Tahsin ile tanışmamın ve elbette Alper Kaya kitaplarını takibimin başlangıcıdır. Komiser Tahsin’i öyle sevdim ki ‘Ayyaş’ ta oturup iki kadeh parlatmayı isterdim kendisiyle. Annem şimdi diyecek ‘kız elin adamıyla ne parlatması!’… Sırayla okuyun, karışık okuyun, hiç fark etmez. Tahsin her türlü sizi kendisine bağlayacaktır. Ben en son kitaptan başlamıştım hatta. Komiser Tahsin yazının konusu olan kitap kahramanımız Korhan Karay’dan rol çalmaya başladı. En iyisi konuya döneyim.

     Alper Kaya’da Connelly gibi bizi seri kahramanlara doyuracak gibi hissediyorum. Çünkü ‘K Polisiyeleri’ adı altında Mylos Kitap etiketiyle yeni bir seriye başladı. Kahramanımız Korhan Karay. Eski bir boksör. Neden eski? Çünkü yedi senedir işlemediği bir suçtan dolayı hapisteydi. Yedi yıl önce, geniş çapta bir operasyonla Korhan’da dahil olmak üzere pek çok farklı spor dalında onlarca sporcu şike suçlamasıyla içeri atılıyor. Ama gün gelip, operasyonların altında imzası olan savcı politik eksendeki kayma nedeniyle bir anda terörist olup bir de yurt dışına kaçınca, Korhan’ın mahkumiyeti kamu vicdanını yaralaması nedeniyle son buluyor. Bu özgürlüğüne kavuşmasındaki en büyük etkenlerden biri de kuşkusuz ki avukat olan ve ilk günden beri işin peşini bırakmayan kuzeni Utku. Hapis yattığı süre boyunca tüm arkadaşlarını ve hatta eşini bile kaybeden Korhan’ın tek dostu ve ailesi olan Utku, hapisten çıkınca da Korhan’a kol kanat geriyor.

     Korhan ve Utku bir barda Korhan’ın özgürlüklerini kutlarken iki kadınla tanışıyorlar. Utku’nunki önemsiz, bahsine gerek yok. Ama Korhan’ın tanıştığı ve geceyi beraber geçirdiği Leyla, Karınca Karambolü romanında önemli bir yere sahip. Hayatını devam ettirmek için işe ihtiyacı olan Korhan’a Leyla babasının işletmesinde iş teklifinde bulunuyor. Korhan’ın bunu reddetme lüksü olmadığından kabul ediyor ve Leyla’nın babası ile görüşmeye gidiyor. Görüşmede eski boksör olduğunu ve hapisten yeni çıktığını öğrenen baba İsmail, işletme müdürlüğü yerine başka bir teklifte bulunuyor. Mekanda kredi kartı dolandırıcılığı yapıldığını ve kendisinden bunu yapanı bulmasını istiyor. Korhan polise gidilmemesinden biraz kıllansa da bozuntuya vermiyor ve işi kabul ediyor. İşi kabul etmesinde biraz da Leyla ile aynı yerde çalışacak olmasının verdiği hoşluk da var elbette. Para mı? Tabii ki. Baba İsmail ortağı Muttalip ile de tanıştırıyor Korhan’ı.

     Leyla ile ilişkisi de ilerliyor Korhan’ın. Bir öğle yemeği sırasında Leyla çalışanlar hakkında bilgi verirken, birkaç yıl önce, babası ve Muttalip Bey’in beraber işlettiği bir barda sabaha karşı soygun girişimi olduğunu anlatıyor. Soyguncunun vurulduğunu ama vuranı kimsenin görmediğini söylüyor. Şimdiki çalışanların da o barda çalışanlarla aynı kişiler olduğunu da ekliyor. Korhan internetten bu olayla ilgili araştırma yaptığında Vecdi Şenel isimli bir gazetecinin haberini buluyor. Tabii bu araştırmalar, internet kullanımı v.s., Utku ve onun sekreteri Ahu sayesinde yapılabiliyor. Korhan’ın yedi sene hapis yatması ve teknolojinin hızlı gelişimine ayak uyduramaması onu sudan çıkmış balığa çeviriyor. 

     Korhan sabah iş yerinin önüne gittiğinde Muttalip Bey’i hırpani kılıklı ve tek gözü olmayan bir adamla görüyor. Bu adam Korhan’ı görünce ona doğru koşuyor ve aradığı adam olmadığını söyleyip uzaklaşıyor. Bu durum Korhan’ın zihninde bazı soru işaretleri uyandırsa da üzerinde durmuyor. Muttalip Bey’e adamın kim olduğunu sorduğunda, adı Salih olan ve lakabı Kör Talih olan bu adamın Gezi olaylarında kafasına, tam gözüne fişek geldiğini öğreniyor. Birkaç gün sonra Kör Talih’i tekrar gören Korhan, kendisini kime benzettiğini soruyor. Aldığı cevap ile aslında karmaşık ip yumağının ucunu buluyor. Bundan sonrasında Korhan sadece bir kredi kartı dolandırıcılığını değil bir tecavüz ve cinayet davasını araştırdığını anlıyor. Beni susturun yoksa spoiler vermeden anlatmama imkan yok. Ama belirtmeden geçmeyeyim, kitapta en sevdiğim yer, Korhan’ın adeta bir Poirot gibi herkesi bir araya toplayıp suçluyu (ya da suçluları) ve suçun nedenini anlattığı sahne oldu.

     Alper Kaya Komiser Tahsin serisinin ardından başladığı K Polisiyeleri serisine hızlı bir giriş yapmış. Eminim ki biz Poirot Korhan’la daha çok beraber macera yaşayacağız. Evet evet, ben lakabını buldum; Poirot Korhan. Kalemine, zihnine ve kurguna sağlık Alper Kaya. Beni yine şaşırtmadın.

Selin Bak

1981 yılında Trabzon’da doğdu. Atatürk Üniversitesi’ nde Hemşirelik okudu. Polisiye merakı gençlik yıllarında (hala çok genç, ortaokul yılları diyelim) Agatha Christie ile başladı. Galiba yapmak isteyip de yapamadıklarını okumak (cinayeti çözmek değil işlemek kısmından bahsediliyor) kendisine garip bir tatmin duygusu vermiş olacak polisiye dışında başka bir tür okuyamaz oldu. En
sevdiği yazarların Türk yazarlar olduğunu her zaman gururla söyler. Çok polisiye okur, çok polisiye dizi ve film izler, fazlaca cinayet kurguları yapar. Aslında çok da yazar ama çaktırmaz. Bu biyografiyi yazarken hayatında enteresan bir şey olmadığını fark eden Selin, hemşirelik yapmaya ve Trabzon’da yaşamaya devam ediyor, şimdilik...

Önceki Hikaye

Merakla beklenen Reasonable Doubt dizisinin fragmanı yayınlandı

Sonraki Hikaye

İzlanda Polisiyesi Entrapped İzleyicilerle Buluştu

En Son Yazılar