Başta tarih ve tarihi kurgu olmak üzere farklı alanlarda eserler üreten Ellis Peters mahlaslı Edith Pargeter, Edgar Allan Poe ve Elmas Hançer ödülleri sahibidir. Cadfael Birader, Ellis Peters’ın polisiye edebiyat dünyasına armağan ettiği ve en az G.K. Chesterton’un kahramanı Peder Brown kadar tanınmış bir rahip figürüdür.
Tanrıya hizmet etmek için tam 40 yıl bekleyen Cadfael bu zaman zarfında bir rahibin alışılmış hayat akışından çok farklı bir yaşam sürmüştür: Peters’ın sıradışı rahibi gençliğinde başta Venedik, Kıbrıs ve Kutsal Topraklar olmak üzere dünyanın birçok coğrafyasını gezmiş, Haçlı Seferleri’ne katılmış, kaptan olarak denize açılıp on yıl korsanlarla savaşmış, sonuç olarak hızlı ve avare bir hayat sürmüştür. Yaşı ilerleyen kahramanımız nihayet maceralarına bir son verip durulduğunda İngiltere’nin batısında bulunan Shrewsbury Manastırı’nda Tanrıya hizmet etmeye başlamıştır.
Cadfael Birader ile aynı manastırda görev yapan diğer biraderlerin kimlikleri ve vazifeleri romanın 13. sayfasında hiyerarşik sıraya göre açıklanmaktadır.
Hikâyemize gelince… Sıradan bir günde manastırın genç biraderlerinden Columbanus Birader aniden rahatsızlanır. Diğer biraderler onu yerde yüzükoyun biçimde hezeyan nöbetleri geçirirken bulurlar. Genç adam alnını döşeme taşlarına vurmakta, tekmeler atmakta, garip böğürtüler çıkarmaktadır. Muayene sonucunda düşme hastalığı tanısı alan hasta revire taşınır, olası bir yeni nöbet esnasında kendisine zarar vermemesi için kolları ve bacakları yatağa bağlanır ve sağlığı için dualar edilir. Bir gece Columbanus Birader’e refakat eden Jerome Birader refakati sırasında uyurken gördüğü rüyayı Cadfael Birader’e anlatır. Rüyasında din şehidi olmuş güzel ve genç bir bakire olan Azize Winifred, Columbanus Birader’e şifa vermek amacıyla rahibi ziyaret ederek kendisine Galler’de Kutsalkuyu denilen bir yerde bir pınar olduğunu, Columbanus Birader o pınarın suyuyla yıkanırsa mutlak şifa bulacağını söyler. Rüyayı ciddiye alan manastır ahalisi hemen ertesi gün Kutsalkuyu’ya gider ve kutsal pınarın suyu hezeyan nöbetleri geçiren Columbanus’un üzerine döküldüğünde biraderin sağlığına kavuştuğuna tanıklık eder.
Genç Columbanus’un iyileşmesine vesile olan Azize Winifred’in bahsi geçen bölgede gömülü olduğu ve mezar yerinin birçok mucize gerçekleştirdiği ortada dolaşan bir rivayettir. Ancak kabrinin bakımı ihmal edildiğinden azizenin hak ettiği saygıya kavuşturulması ve istirahatgâhının insanların ziyaret edebileceği bir yere taşınması gerekmektedir. Bir heyetin azizenin kutsal bedeninden kalanları Shrewsbury’e nakletmek üzere Galler’e gitmesine karar verildiğinde grubun başında Robert Birader geçer. Cadfael ise bir Galli olması sebebiyle heyete tercüman olarak kabul edilir.
Ancak köye vardıklarında köyün rahibi, azizenin kemiklerinin kendilerine verilmesi konusunda köylülere danışılması gerektiğini söyler. Köy halkıyla anlaşmak üzere düzenlenen toplantı gününde Robert Birader köyün büyük toprak sahiplerinden ve önde gelenlerinden Rhisiart’a azizenin kemikleri karşılığında para teklif ettiğinde büyük bir öfkeye yol açar. Şimdi kemikleri yerinden oynatmak için atılacak her adımda kendisine ölümüne karşı çıkılacaktır. Henüz sinirler yatışmamışken ertesi gün Rhisiart’ın cesedi göğsünde bir okla ormanlık alanda bulunur. Bütün şüpheler Rhisiart’ın güzeller güzeli kızına âşık olan ve yakın zamanda Rhisiart tarafından görüşme talebi reddedilen okçu Engeland üzerinde toplanır. Cadfeal, cesedi muayene ettiğinde savaşlarda geçirdiği yılların kendisine kazandırdığı tecrübe ve bilgiyle, kurbanın göğsünde ve sırtında bulunan yaralardan işin aslının göründüğü gibi olmadığını anlar. Gwyther halkı o güne kadar hiç cinayet görmemiş barışçıl bir toplumken Biraderlerin gelişiyle Gal köyüne kötülük de gelmiştir. Öyleyse katil kimdir? Biraderlerden biri midir yoksa kabahati Biraderlerin üzerine atan bir düşmanları mı vardır?
Peters’ın, polisiye romanın en önemli öğeleri kabul edilen suç ve muammanın başat rol oynamasını sağladığı, serinin ilk kitabı olan Marazi Bir Kemik Merakı başlıklı romanı tür olarak Whodunit romanlarına göz kırpmakla birlikte türün alışık olduğu düz karakterlere ve olay örgüsüne ağırlık veren bir anlatımla yetinmeyerek, kahramanların psikolojisini de okura güçlü duygular aktaracak kadar irdelemiş. Bunlara ek olarak coğrafyanın şiirsel bir dille tasviri romanı edebi bağlamda zenginleştirmiş. Sade bir olay örgüsüne sahip olan roman bu anlamda okuru bilmece çözmeye davet etmemekle beraber ayrıntılı karakter tasvirleri, zamana ve mekâna uygun yaşayış ve davranış betimlemeleri, 12. yüzyıl İngiltere’sinin atmosferinin anlatıya hâkim olması ve sevgili Sevin Okyay’ın güzel çevirisiyle başarılı ve önerilebilir bir roman.
* Cadfael Marazi Bir Kemik Merakı, Ellis Peters, Çev. Sevin Okyay, Ayrıksı Kitap, 296 Sayfa.