Benedict Cumberbatch: “Bazen Hayranlarımdan Kaçmak Zorunda Kalıyorum”

9 dakikalık okuma

Röportaj: Heja Bozyel
Kaynak: Hürriyet

 

Son dönemin öne çıkan parlak oyuncusu Benedict Cumberbatch, şimdi de Marvel’in sinemadaki son kahramanı ‘Dr. Strange’ rolüyle huzurlarımızda. İngiliz aktörle Londra’da buluştuk ve film, canlandırdığı karakter, Nepal’deki çekimlerde yaşadıkları ve hayranları hakkında konuştuk.

benedict-cumberbatch-1024x600

Doktor Strange’i Londra’da izlemek için dünyanın farklı yerlerinden gazeteciler davetliydi. Genellikle böyle özel gösterimler küçük salonlarda ve az sayıda kişiyle olur. Bu kez tam tersiydi. Hıncahınç dolu kocaman salonda yanımda Daniel Radcliffe’in basın danışmanı ve çocukları vardı. Herkesin konuştuğu konu ise Benedict Cumberbatch’in bu role uygun olup olmadığıydı. Film bittiğinde tek bir kişi bile aksini düşünmüyordu: Benedict Cumberbatch, ‘Doktor Strange’ için biçilmiş kaftan. Filmin yönetmeni Scott Derrickson’la yaptığım kısa sohbette o da bunu doğruladı. “Bu rol için Benedict’ten başkasını düşünemedim. Hatta onun olmasını o kadar çok istedim ki film çekimlerini ertelemek zorunda kaldık, çünkü Benedict’in programı doluydu. Çok da iyi yapmışız bekleyerek.”

Benedict Cumberbatch: ‘Bazen hayranlarımdan kaçmak zorunda kalıyorum’

 

Sihir Sanatları Efendisi Doktor Stephen Strange yani Benedict Cumberbatch’le röportaj için sıram gelip Claridge’s Hotel’deki odaya alındığım anda arkamdan hızlı adımlarla Benedict geldi. Hemen ardından da sevimli bir kız, incecik porselen fincandaki çayı uzattı masaya. Benedict dönüp “Bu ne çayı?” diye sorunca kız sesi titreyerek “Nane çayı” dediğinde, “Yandık” dedim. Hakkında söylenen “Soğuk, İngiliz burjuvasının kibirli oyuncusu” lafları geldi aklıma. Neyse ki o sadece tanışma öncesindeki mesafeymiş. Çünkü ikinci soruda bir robottan farksız yüzünde nihayet gülümseme belirdi ve içten bir şekilde konuştu.

[btnsx id=”945″]

Bu rolü kabul etmenizin sebebi neydi?

Beni çeken asıl şey, karakterin değişimi ve çıktığı yolculuk. Bir de daha önce hiç böyle büyük bir filmde başrolde oynamamıştım. Oyuncak kutusunun içinde neler olduğunu görmek istedim. Meğer her şey çok çılgınmış. Herkese sunulan olanakları geçtim; filmin yapım sürecinde, her anındaki sanatçılık ve zanaat dudak uçuklatan cinsten.

Kostümünüzü çok sevmişsiniz…

-Evet! Özellikle uçan pelerinime bayıldım. Üstümden çıkarmak istemedim. Hatta çekimler sırasında kostümümle kahve molasına çıktım, bir arkadaşımla buluştum. İnsanların bu kadar dikkatini çekeceğini düşünmemiştim, hayranlar peşimden koştular. Sadece benim değil Doktor Strange’in hayranları da.

581c72e00f25444c4c59dae3

Kostümünüzle bir çizgi roman dükkânına da gitmişsiniz, doğru mu?

– Doğru. Dükkânda çalışanlardan söz aldım, film tutmazsa orada çalışacağım.

Gerçek hayatta büyü gibi pozitif bilim dışı konulara yaklaşımınız nasıl?

-Aslında bu karakterin spiritüel yönleri de beni çekmişti rolü kabul ederken. ‘Gerçeği şekillendiren beynin gücüdür’ noktası vurgulanıyor. Tüm toplumlarda insanlar belli inançlara ihtiyaç duymuşlar. Bu inançların neresinde durursanız durun aklınızda hep sorular olacaktır, daha fazlasını hep merak edeceğiz. 19 yaşında Fritjof Capra’nın ‘Fiziğin Tao’su’ ve Robert Pirsig’in ‘Zen ve Motosiklet Bakımı Sanatı’ gibi kitapları okumanın yanı sıra Budist yazıtlarını çalışıp kozmoloji hakkında belirli bilim kitaplarını okumuştum. Yani çok uzak değildim bu dünyaya.

20’li yaşlarınızdayken Nepal’e gitmişsiniz, film çekimleri için tekrar hem de bu kez bir aktör olarak gitmek nasıl bir duyguydu?

– Katmandu’ya tam olarak 20 yaşındayken gitmiştim. Darjeeling’in yakınındaki bir Tibet Budist manastırında rahiplere İngilizce dersi vermiştim. Her sabah ve her akşam olağanüstü antik dini ayinleri izlemiştim. Bir seferinde orada tanıştığım arkadaşlarımla çevreyi gezmeye çıkmıştık. Paramız olmadığı için rehber de tutmamıştık. Yolu kaybettik ve uzun süre aç kaldık. Bu defa kalabalık bir film ekibiyle oradaydık, kaybolmam mümkün değildi. Depremden 7 ay sonra gittiğimiz için depremin etkilerini görmek çok üzücü oldu. Film çektiğimiz yerlerden biri olan Patan Durbar merkezindeki tapınaklar yıkılmış veya kısmen hasar görmüşlerdi. Katmandu’nun hemen dışında etki daha büyüktü, köylerde ve eski kasaba merkezlerinde bazı yerler tamamen dümdüz olmuştu. Çekimlerin orada yapılması konusunda ısrarcı oldum biraz. Marvel filmlerinde tabii ki bu tarz sosyal konulara değinmek mümkün olmuyor ama yine de bu film sayesinde belki daha çok turist gider ve onların da hem ekonomisi hem moralleri düzelir.

ROL BİTİNCE RÜYAMA GİRİYOR

 

581c72d20f25444c4c59dae1

[btnsx id=”938″]

Orada da sizi tanıyanlar oldu mu?

– Başta rol gereği saç ve uzun sakal vardı. Kimlik değiştirmiş gibi etrafta dolaşıyordum ve kamerayı görüp ne olduğunu anlayan sadece birkaç kişiyle paçayı kurtarmıştım. Sonra birkaç tweet atıldı. Gizlenmek için daracık ve minicik sokak aralarında kapalı kaldık. Ama insanlar büyük bir işbirliği içersindeydi. Çekimin son gününde kocaman bir kalabalık oluştu. Son derece eğlenceliydi.

Hayranlarınızın hayranlık boyutu kendini aşmış durumda…

– Evet. Kendilerine taktıkları isimleri duyunca utanıyorum biraz. (Hayranları Cumberbitches ve Cumbabes olarak adlandırıyorlar kendilerini.) Koşarak kaçmak zorunda kaldığım durumlar oldu. Sadece sevgilerinden yapıyorlar, biliyorum ve böyle sevilmek çok güzel tabii.

Sizi susamurlarıyla kıyaslayan fotoğraflar var, biliyor muydunuz?

– Evet, gördüm. Çok komik. Kimisi gerçekten benziyor. Neyse ki daha kötü bir şeye benzetmiyorlar.

581c72be0f25444c4c59dad9‘Hamlet’i tiyatroda canlandırıyordunuz. Oyun bittikten iki gün sonra filmin çekimlerine başladınız. Bir yandan Sherlock devam ediyor. Bu kadar çok farklı karakteri aynı anda oynamak bilinçaltınızı nasıl etkiliyor? Rüyalarınızda oynadığınız karakteri görüyor musunuz mesela?

Bir karakteri oynarken onu rüyamda görmüyorum. O rol bitince rüyamda görmeye başlıyorum. ‘Doktor Strange’in çekimleri başladığında rüyamda kendimi ‘Hamlet’ olarak görüyordum. Fakat ‘Doktor Strange’de, ruhumun bedenimden ayrılma sahnesi beni çok etkiledi. Tam uykuya dalacağım sırada onu görüp sarsılarak uyandığım oldu.

FİLMİN MÜZİKLERİ

Filmi izlerken müziklere mutlaka kulak verin. Pink Floyd’a kadar uzanan soundtrack gerçekten çok iyi. Michael Giacchino yine çok iyi bir iş çıkarmış. Yönetmen Scott Derrickson, filmdeki kaleydoskopik görüntülerin olduğu sahnelerle özel klipler hazırlanmasını, üstüne ‘saykodelik’ müzikler eklenmesini ve insanların bunları ‘takılırken’ izlemesini çok istediğini anlattı.

Editör

Türkiye'nin ilk ve tek polisiye kültür dergisi.

Önceki Hikaye

Polisiye Dergi 221B, 6.Sayısıyla Raflarda!

Sonraki Hikaye

221B Dergi ve Bilgi Üniversitesi İşbirliğiyle "Dünyanın Polisiye Haritası" Dersleri Başlıyor

En Son Yazılar