Özlem Özdemir’in yazısı 221B’nin 39. sayısında (Temmuz-Ağustos-Eylül 2023) yayımlanmıştır.
BluTV’nin yeni dizisi Magarsus, 10 Ağustos’ta yayınlanmaya başladı. Yayınlanmadan önce ilk iki bölümü izleme şansım olunca 221B okurlarına bu etkileyici diziden bahsetmemek olmaz diye düşündüm.
Adını Adana’ya 49 km uzaklıktaki antik kentten alan Magarsus, Adana’da yaşayan ve yıllardır tüccarlık yapan bir aileye ve yaşadıklarına odaklanıyor.

Kurak Ailesi…
Ailenin reisi, Halil Kurak. Ercan Kesal’ın canlandırdığı Halil, neredeyse yerel bir krallık kurmuş, yıllardır portakal ihracatı yapmanın yanı sıra ilintili bütün şirketleri de açmış. Aslında sadece kendi şirketini yani “krallığını” değil, tüm ilçeyi yönetiyor. Ve ülke nasıl yönetiliyorsa tam da öyle. Baskıyla, herkesi kendine mecbur bırakarak, yasaları, kuralları önemsemeden kendi kuralları ve kendi inandıklarıyla…
Ailenin en büyük çocuğu, ablası, Cannes’da Nuri Bilge Ceylan’ın son filmi Kuru Otlar Üstüne’deki performansıyla en iyi oyuncu ödülünü de alan Merve Dizdar tarafından canlandırılıyor: Tansu. Tansu, ABD’de okumuş, aile şirketinin başına geçeceğini düşünerek Adana’ya dönmüş, modern teknolojilerin kullanılmasını savunan, ancak babası Halil tarafından neredeyse sadece bir muhasebeci olarak görülen, hırslı bir kadın. Bu ataerkil dünya içinde o da kurallara göre oynamaya hazır, kendi iktidarını kurabildiği oranda ataerkillikle de sorunu olmayacağı anlaşılan, net bir karakter.
Ortanca kardeş, Çağlar Ertuğrul tarafından canlandırılan Turgut. Uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle yıllar evvel tedavi görmüş, birtakım suçlara bulaştığı için yargılanmış ve ceza almış, 5-6 ay boyunca kavgaya bile karışmaması gereken, aksi durumda infazını yakacak biri. Ailenin tek erkek çocuğu olduğu için bir gün mutlaka işlerin başına geçeceğinden emin; ancak işlerden çok da anladığı söylenemez, sorunları çözme şekli genelde şiddet. Lümpen ve cahil bir adam olduğu neredeyse ilk sahneden bile anlaşılıyor. Hayattaki en büyük sınavı, babası.
Burcu Gölgedar tarafından canlandırılan küçük kardeş Fatoş ise Adana depreminde enkaz altından çıkarılmış, fiziken depremin izini vücudunda taşıyan, abi ve ablasının taşıdığı hırslardan epey uzak, kendi küçük hayatında yaşamaya çalışan, sesiz, vicdanlı bir genç.
Ve ailenin tamamlayıcı unsuru: Beton. Berkay Ateş tarafından canlandırılan Beton, Halil’in yeğeni, Kurak ailesinin çocuklarının “dayıoğlu”. O da Adana depreminde enkaz altından çıkartılmış, ailesinin yaşadığı ev tamamen yıkılmış. Fakat bu travma, onun gündelik hayatını da belirliyor. Çatısı olan yerlere, çok hayati bir durum olsa bile giremiyor, bu yüzden evde de yaşamıyor. Özellikle derme çatma ve çatısı naylondan olan bir yerde yaşıyor. Dayısı Halil Kurak’ın her söylediğini doğru kabul eden, verilen her görevi sorgusuz sualsiz uygulayan, tek hayali travmasına ve deprem gerçeğine uygun bir ev yapmak olan, bunun için para biriktiren bir adam.

“Sarıbahçe’de sürüden ayrılanı kurt kapar”
Kurak ailesi, Kurak Tarım şirketinin sahibi. İlçenin tek limanı olan Kurak Liman’ın da sahibi. İlçedeki benzin istasyonun da sahibi. Çiftçinin tarım yapabilmek için alması gereken gübre, ilaç, bakım ürünlerini satan yerin de sahibi. Yani öyle bir tekel ki neredeyse ilçenin sahibi. Çiftçinin tarım yapabilmek için mecbur olduğu mazot dahil her şeyi çiftçiye vadeli satarak borçlandırıyor ve sonra ürünü belirlediği fiyattan satın alarak ihraç ediyor. Düzen kurulmuş, çiftçi Kurak Tarım’ın belirlediği fiyata itiraz ederse gübre de alamıyor, mazot da. Kendisi başka ülkeye satmak istese limanı da kullanamıyor. Bir yerden tanıdık geldi mi?
Böylece tekelleşmiş bu yerel krallık, tüm çiftçileri kendisine mahkûm hale getiriyor.
Magarsus, işte bu tekelleşme dolayısıyla tüm çiftçilerin kabul ettiği fiyatı reddeden, usta oyuncu Metin Coşkun tarafından canlandırılan, yaşlı bir çiftçinin fiyata itiraz edip Beton ve Turgut’a silah çekmesiyle açılıyor. Fakat Beton ve Turgut, bu itirazın hiçbir sonuca ulaşmayacağından çok emin; yaşlı çiftçiye o sihirli cümleleri söylüyor: Bu ürünü bize satmazsan, kimseye satamazsın, Sarıbahçe’de sürüden ayrılanı kurt kapar!
Kurulu düzenin dayattıklarına karşı çıkan, diğer çiftçiler gibi dayatılanları kabul etmeyen bu yaşlı çiftçi, “krallığın” temsilcilerine sadece silah çekmiyor, farkında olmadan arı kovanına çomak sokuyor ve kısa zamanda Sarıbahçe’de her şey değişmeye başlıyor.
Narenciye Birliği’nin yönetim kurulu başkanı da olan Halil Kurak’ın en önemli gündemi, bölgeye girmeye ve ihracat yapmaya çalışan büyük ABD’li şirket. ABD’li şirketin mutlaka engellenmesi gerektiğini savunuyor, belediye başkanı ve siyasi gücü elinde bulunduranlara yaptığı baskıyla şirkete gerekli izinlerin çıkarılmasını engelliyor. Birlikteki diğer tüccarların da bu tutumda ortaklaşmasını sağlamaya çalışıyor.
Tehdit edilen yaşlı çiftçinin portakal bahçesindeki ürünleri gizemli birilerine satmasıyla Kurak ailesi, ABD’liler dışında bir düşman daha ediniyor: Uyuşturucu ticareti yapan ve ve bu ticaret için Kurak Limanı’nı kullanmaya kararlı Kilisli bir aşiret.
Halil Kurak ve ailesi artık bir ikilemin ortasında: Ya ABD’li şirketin teklifini kabul edecekler ya da onları ikna etmek için acımasızca cinayet bile işleyenlerin uyuşturucu işine girecekler. İkisinden birini seçmek zorundalar. Aksi durumda yıllardır sahibi oldukları ve sürdürdükleri düzen çöküşün eşiğinde.

Magarsus: Etkileyici Bir Suç Draması
Magarsus, Kurak ailesi ve Sarıbahçe’de yaşananlarla Türkiye’nin gerçekliğini apaçık anlatmayı başaran bir dizi. Çok gerçekçi, çok net. Anlatmak istediğinin ne olduğuna, bunu en etkili nasıl anlatabileceğine kafa yormuş bir iş. Benim Varoş Hikayem filmi ve Duran dizisiyle yakından tanıdığımız yönetmen Yunus Ozan Korkut, hem rejisiyle hem de senaryosuyla üst düzey bir iş çıkartmış ortaya. Duran, güçlü bir hikayesi olmasına rağmen eksiklikleriyle göze çarpıyordu. Korkut, Magarsus’ta düşündüğü, istediği her şeyi gerçekleştirmiş görünüyor.
Yunus Ozan Korkut’un senaryosunu Mustafa Yörüktümen ile yazdığı Magarsus’ta, yerli dizilerde çoğu zaman aşılamayan karakter derinliği ve karakteri kısa zamanda doğru ifade etme sorunu, henüz ilk sahneden itibaren başarılı diyaloglar ve anlarla aşılıyor. Ve bu derinlikli karakterler, çok doğru bir cast ile çok iyi performanslarla taçlandırılmış. Dizinin geçtiğimiz günlerde 7. Berlin TV Series Festivali’nde en iyi cast ödülünü alması tesadüf değil. Üstelik sadece ana roller değil, diyalogsuz figüranlar dahil tüm yan oyuncular da işin gerçekçiliğine katkı sağlıyor.
Yüksek ve ters köşe bölüm finalleri, her bölümde işlenen birden fazla suçun birbirleriyle ilişkilendirilmesi, merak duygusunu sürekli diri tutmasıyla Magarsus, gerçekçi ve etkileyici bir suç draması.
Yıllar önce yayın hayatlarına başlayan dijital platformlar, izleyici, yazar, yönetmen ve oyuncular için önemli bir heyecan yaratmıştı. TV’de şans verilmeyen farklı ve buralı hikayelerle karşılaşabileceğimizi ummuştuk. Komedi/mizah işlerinde Gibi, Ayak İşleri, Prens, Doğu gibi dizilerle bir alan yaratılabildi. Ancak drama türünde boşluk çoğunlukla devam ediyordu. Özgün, tutarlı, iyi yazılmış, iyi yönetilmiş, iyi oynanmış çok fazla işle karşılaşamadık maalesef. Magarsus, bu anlamda da diğerlerinden ayrılıyor. Dijital platformlar için yapılmış en özgün ve başarılı yerli drama listesinin ilk sırasına oturuyor. Magarsus’a mutlaka şans verin.