Suzy Pommier’in Gizemli Cinayeti

/
4 dakikalık okuma

Bu yazı, Aynur Kulak tarafından 221B’nin 37. sayısı için kaleme alınmıştır.

Emmanuel Bove’un Suzy Pommier Cinayeti polisiye içerikli gerilim romanlarını neden çok sevdiğimi bir kez daha hatırlattı. Bir de tabii polisiye roman türü dendiğinde neden ilk olarak aklıma Fransız edebiyatının geldiğini de. Maurice Leblanc’tan Léo Malet’ye, Firmin Le Bourhis’ten Belçikalı olmasına rağmen eserlerini Fransızca yazan Georges Simenon’a ve tabii ki çağdaş polisiye türü adına en iyi bildiğimiz isim Jean-Christophe Grangé’a Fransız polisiyeleri edebiyatın polisiye türü adına çok özgün örnekler verdiler. 1898 yılında Paris’te dünyaya gelen Emmanuel Bove da kendisinden sonra gelen tüm polisiye türünde yazan yazarları etkilemesiyle ayrıca atlanmaması gereken yazarlar arasında. Fakat -bir klasik olarak- uzun süre keşfedilmemiş, yazdıkları okunmamış bir yazar olan Bove için Suzy Pommier Cinayeti romanı bir dönüm noktası. Fransa’nın dünyaca tanınmış tiyatro oyun yazarı Colette tarafından okunarak keşfedilen Bove, II. Dünya Savaşı sonrası yeniden unutulur fakat bu sefer de kızının yoğun çabasıyla eserleri gün yüzüne çıkarılarak basılır. Böylelikle dünya çağdaş edebiyatında polisiye türünün güçlü bir örneği olarak Suzy Pommier Cinayeti bize ulaşır.

suzy pommier'in gizemli cinayeti

Genç ve Güzel Oyuncu Suzy Pommier

Emmanuel Bove’un yirmi roman ve kısa öykü koleksiyonunun ikinci romanı olan (ilk romanı Mes Amis) Suzy Pommier Cinayeti, genç ve güzel aktris Suzy Pommier’in oynadığı filmin galasında öldürülmesiyle başlar. Suzy’nin bolca soru işaretiyle dolu gizemli ölümü, dedikodulara sebebiyet verecektir çünkü aktris, filmdeki öldürülme sahnesine neredeyse birebir benzer şekilde evinin banyosundaki küvette ölü bulunur. Hikâye, gizemli bir cinayet eşliğinde bolca soru işaretiyle açılır açılmaz devreye dedektif yardımcısı Hector Mancelle girer. Asıl dedektifin yokluğunu fırsat bilerek cinayeti devralan Mancelle kendi geliştirdiği yöntemlerle ve sezgilerine fazlaca güvenerek cinayeti çözmeye çalışır. Kurbanın babası, filmin yönetmeni, başaktörü ve kurbanın sevgilisi, Mancelle için olası şüpheliler arasında yerlerini alırlar. Elbette çoğu zaman birçok şey birbirine karışır, çözümlenmesi imkânsızlaşır fakat Mancelle kendisinden sonra yaratılacak dedektifler adına sezgisini sınırsızca kullanabilen, zekâsı keskin biri olarak cinayeti çözmeye adım adım yaklaşır.

“Hector Mancelle zafere ya da çöküşe doğru yol alırken, o sırada Orfevres Rıhtımı’nda olağanüstü hareketli saatler yaşanmaktadır. (…) Her köşede bir ses bir çığlık yankılanıyordu. Tetikte bekleyen gazeteciler durmadan gazetelerini arayıp baskı makinelerinin çalışmasını birkaç dakika daha ertelemeye çalışıyorlardı. Olayların seyrinde bir değişiklik meydana gelmesi an meselesiydi.”

Suzy Pommier Cinayeti, modern polisiye türünde dedektif karakteri adına yeni açılımlar kazandırır. Aynı zamanda oluşturulan atmosferin heyecan dalgası, Bove’un romanı adına adrenalin algımızı yükselten en önemli özelliği olarak akılda kalıcı.

Ayrıntı Yayınları’nın edebiyat dizisinden Hayrettin Yıldız çevirisiyle yayımlanan Suzy Pommier Cinayeti dünya edebiyatı adına polisiye türün en önemli örneği olarak okunması gerekenlerden.

Editör

Türkiye'nin tek polisiye kültür dergisi.

Önceki Hikaye

Ölüme Mahkûm Adam

Sonraki Hikaye

The Chemistry of Death

En Son Yazılar