18. sayımızda gerçekten kurguya seri katilleri incelemiştik. Bu katillerin çoğu yakalandı ama hâlâ akıbeti bilinmeyenler de var tabii. İşte yeni sayımızda dedektiflik mesleğinin nasıl bir şey olduğunu ve suç soruşturmalarının gerçekte nasıl işlediğini irdelemeye çalıştık. 221B Dergi’nin 19. sayısı raflarda, buyurunuz…
Dedektiflik kavramını geçmişte belirli bir tarihe sabitleyebilmenin imkânı yok. Kesin olarak bildiğimiz tek şey şu ki, tarihin, insanlığın ve toplumların gelişmesi ve değişmesiyle suç ve suçlu kavramı da değişti. Dolayısıyla bununla mücadele eden dedektifin de değişmesi ve evrilmesi gerekiyordu. 19. yüzyılda dedektiflerden beklenen şey, keskin gözlem yeteneği, sorgulama ve takip becerileriyle toplumsal düzeni sağlamalarıydı.
Bilim ve teknolojiyle iç içe yaşadığımız modern zamanlara yaklaştıkça dedektifler, biliminsanlarının ve araştırmacıların yardımıyla suça karşı yürüttükleri mücadeleyi de mecburen geliştirdiler. Sonuçta, DNA teknolojisi bundan 100 yıl önce ortaya çıksaydı belki de Karındeşen Jack bugün olduğu kadar mit haline gelmeden yakalanacaktı.
Polisin Karındeşen Jack konusunda hiçbir ilerleme kaydedemediğini gören 19. yüzyıl Londra halkı, bu katili ancak Sherlock Holmes’ün bulabileceğine inanıyordu. Çünkü Holmes; mantığı, bilimi ve teknolojiyi kullanan yeni model bir dedektifti. Bu nedenle gerçek dedektiflerin de bu standartlara gelme çabası yavaş yavaş kendini gösterecekti.
Sherlock Holmes, kurgu sözkonusu olduğunda insanlık tarihinin ileri gittiği son noktaya kadar dedektiflerin dedektifi olarak kalmaya devam edecek.
David Lynch sineması üzerine…
Yeni sayımıza dönecek olursak; dedektifin evrimini incelediğimiz dosya yazımızın dışında, polis teşkilatı ve FBI bünyesinde çalışmış Dedektif Kenneth Mains ile ABD’nin faili meçhul vakalarını araştırmak için kurduğu organizasyonu ve kariyeri hakkında konuştuk.
Bunun yanında Netflix’te yayınlanan Ultraviolet dizisinin kısmen ilham kaynağı The Skeleton Crew adlı kitabın yazarı Deborah Halber ile amatör dedektifliği tartıştık.
Dedektifler “Ne Yer Ne İçer” köşesinde tarihin ilk resmi özel dedektifi Eugène François Vidocq’un yeme içme alışkanlıklarını inceledik.
Bunların dışında Çağla Üren, David Lynch ve polisiye sinemayı, Ezgi Özcan, başarılı Netflix yapımlarından Dogs of Berlin‘i değerlendirirken, Melike Yazıcı Çangur, mitolojinin polisiyeyle uyumunu yazdı.
Ercan Akbay da, “Modern Dünyanın Kâhinleri” başlıklı ilginç makalesiyle yeni sayımızda…
Son olarak Ekin Açıkgöz, çok sevilen köşesinde Ian Fleming karakterlerinin havalı oyuncaklarını, Tülay Güneş Kılıç da edebiyatının divalarını incelemeye devam ediyor…
Türkiye’nin ilk ve tek polisiye kültürü dergisi 221B’nin 19. sayısı raflarda.
Keyifli okumalar…