Tüm zamanların en iyi suç dramalarından Breaking Bad‘deki unutulmaz performansıyla hatırladığımız Bryan Cranston, yeni filmi The Infiltrator’da yine uyuşturucu dünyasının karanlık dehlizlerinde dolaşıyor. Usta aktör, uyuşturucu baronu Pablo Escobar’ın karteline sızan FBI ajanı Bob Mazur rolünde. Hemen her eleştiride Cranston’ın oyunculuğu yere göğe sığdırılamazken filmin özgünlüğü konusundaki çekinceler var…
Tüm zamanların en büyük uyuşturucu baronu Pablo Escobar’ın öldürülmesinin üzerinden 20 küsur yıl geçti. Netflix dizisi Narcos ile bir süredir yeniden gündemde Escobar. Şiirselliği, güzelliği kadar Kolombiyalı Uyuşturucu Baronu’nun kardeşi Roberto Escobar’ın yapımcılara başvurup yayına girmeden Narcos‘un ikinci sezonunu izlemek istemesi de gündem yarattı. Roberto Escobar mektubunda “İkinci sezonda benim ve ailemin diğer bireylerinin temsil edildiği herhangi bir bölümü, onayım olmadan yayınlamamanızı istiyorum” yazmış, bunun “dostça bir istek” olduğunu vurgulamıştı. Dostça bir istek mi yoksa aleni bir tehdit mi, siz karar verin…
Gerçek bir öykü
Medellin Karteli’nin kurucusu Pablo Escobar, bir de gerçek hayattan aktarılan bir filmle yazı daha da ısıtacak gibi. Üstelik başrolde tüm zamanların en başarılı suç dramalarından Breaking Bad’deki rolüyle gönlümüzün efendisi olan Bryan Cranston var. The Infiltrator, orta yaşlı FBI ajanı Bob Mazur’un (Cranston’dan başkası değil) Escobar’ın karteline sızmasına dair gerçek bir hikâye anlatıyor. 1986 yılında geçen filmi yönetmeni Brad Furman, senaryo yazarıysa annesi Ellen Sue Brown.
Bryan Cranston’a John Leguizamo, Diane Kruger, Amy Ryan ve Joseph Gilgun’ın eşlik ettiği film, hiç düşmeyen temposuyla ve oyuncularının başarılı performansıyla olumlu eleştiriler alsa da odaktaki konu uyuşturucu ticareti olduğu için Breaking Bad ile kıyaslanmaktan kurtulabilmiş değil.
Temelde hemen her eleştiride, Bryan Cranston’ın oyunculuğu yere göğe sığdırılamazken filmin özgünlüğü konusundaki çekinceler dile getirilmiş.
Birkaçına bakalım:
Breaking Bad‘daki Walter White rolüyle Bryan Cranston, unutulmazlar arasında. |
Bryan Cranston’a övgü üzerine övgü
IndieWire’dan Eric Kohn, Cranston’ın mükemmel bir aktör olduğunu ama bundan daha iyisini yapabileceğini belirtiyor. Yazar, “Cranston’ın iyi huylu karakteri hiçbir şeyi yanlış yapmaz ve The Infiltrator’da komplolardaki gelişmeleri takip etmesi, mükemmel sona hiçbir pürüz olmadan ulaşmasını sağlıyor” diyor ve ekliyor: “Onun bir antikahramanı canlanırırken ne kadar başarılı olabildiğini bilmek, doğal olarak sadece başka bir iyi adamı oynarken o kadar ilgi çekici gelmiyor.”
Variety’den Owen Gleiberman film için tanımı “heyecan verici bir gerçek hayat uyarlaması.” Şu cümleler onun: “The Infiltrator, gizli görevdeki ajanların tereddütlerini büyüleyici bir şekilde gözler önüne seriyor, tehlikeyi saçma bir şekilde çekici gösterdikleri bir an bile yok. Cranston’ın performansının gücü, gizli görevinin sonucu olan içinde tuttuğu derin ızdıraptan geliyor. Diane Kruger onunla çok güzel eşleşmiş ve John Leguizmo, Bob’un hayatında resmi olmayan bir iş arkadaşı rolünde nokta atışı yapmış.”
“Cranston’ın mükemmel performansı, her şeyi bir arada tutuyor” diyor The Hollywood Reporter’dan Sheri Linden. Devamını şöyle getiriyor: “Cranston, her dolandırıcılık anını -neredeyse tüm sahnelerde var- duygusallıkla birleşmiş cambaz oyununa dönüştürüyor.”
Bir Breaking Bad değil ama…
Bryan Cranston’ın performansını övüp filme eleştiri getiren Entertainment Weekly’den Devan Coggan ise, “Cranston, sahneden çıktığı anda bir şeyler ters gitmeye başlıyor” yorumunu yapıyor ama yine de yumuşak: “The Infiltrator’ı izlemek, Breaking Bad’i izlemek kadar çığır açıcı değil belki ama Cranston’ı en iyi yaptığı şeyi yaparken görmek, iyi ve kötü arasındaki ustaca geçişlerini izlemek gerçekten çok keyifli.”
Daha olumsuz eleştirilere geçelim: Efsanevi eleştirmen Roger Ebert’ın sitesinde yazan Peter Sobczynski, “Cranston’ın performansı ya da sürekli küçümsenmiş Diane Kruger’ın sahte nişanlıyı çok iyi oynaması gibi değerli yanları var” diyor. Ona göre, özgün olmak için türüne has benzerliklerin üstesinden gelememiş bir film The Infiltrator. Son tespiti de şu: “Cranston’ın katkılarıyla Breaking Bad ile benzer bir hikâye bekleyenler, hayal kırıklığına uğrayacaklar.”
Filmi ve Cranston’ın performansını Breaking Bad ile karşılaştıran diğer bir isim de Rolling Stone‘dan Peter Travers. “Çok kısa bir an içinde Cranston, karakterini öfkeli bir psikopata çeviriyor ve buna tamamıyla inanıyorsunuz. O çok sıra dışı” yazmış ama o kadar. Filmle ilgili eleştirisi “The Infiltrator, eski bir hikâye” olmuş.