Barış Soydan’ın “Cemaatçinin Ölümü” adlı polisiye romanı Labirent Yayınları etiketiyle yayımlandı.
“Cemaatçinin Ölümü”, usta yazar Ahmet Ümit’in sözleriyle şöyle anlatılıyor: “Barış Soydan, darbeye giden yolun iyi niyet taşlarıyla döşeli olmadığını bir kez daha gösteriyor. Ufuk Lodos, gerçek olmasını isteyeceğimiz kadar sıradışı bir karakter.”
Cemaatçinin Ölümü’nün odağında, Cemaat’in devlet imamlığıyla suçlanan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Gündüz’ün esrarengiz ölümü var. Barış Soydan’ın ilk romanının da kahramanı olan Ufuk Lodos, Mehmet Gündüz’ün ölümü üzerindeki sır perdesini aralarken, Cemaatçi bir bürokratın geçmişine doğru yolculuğa çıkıyor.
Malatya’nın Yenidoğan ilçesinde, dindar bir çevrede yetişen Gündüz’ün ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği’ni kazanmasında Cemaat’in payı büyüktür. Ama “bu dünyadan çok ahirete önem vepisoded_221b” karısı Mahinur’dan farklı olarak, Mehmet Gündüz, dünyevi zevklere düşkün, beş yıldızlı otelleri, pahalı mağazaları seven bir kişidir. İktidar – Cemaat savaşının patlamasından kısa süre önce solcu edebiyat öğretmeni Pınar Çevikel’e âşık olur. Başlangıçta, Pınar’ın politik konulardaki “keskin” fikirlerini törpülemeyi umut etmiştir. Ama bu ilişkide değişen Pınar Çevikel değil Mehmet Gündüz olacak, Cemaat’ten uzaklaşmaya başlayacaktır. Tam o sırada Cemaat – İktidar savaşı patlak verir; Mehmet Gündüz, Cemaat’in devlet imamı olmakla suçlanır. Cemaat’e yönelik operasyonda gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan kısa süre sonra cesedi bulunur. Ufuk Lodos’un araştırması korkunç bir gerçeği ortaya çıkartacaktır.
Barış Soydan, yeni romanında, bir Cemaatçinin şüpheli ölümü etrafında 15 Temmuz darbesine giden yolu, Cemaat’in devlette nasıl örgütlendiğini anlatırken, bir yandan da medyanın içine düştüğü, düşürüldüğü acınası hallerle, kendi gazetecilik geçmişiyle hesaplaşıyor.
Ufuk Lodos, idealist, verdiği ödünlerle korkmadan yüzleşen bir roman kahramanı olarak ve Boruotu Cinayeti’ndeki misyonunu devam ettirerek Türk edebiyatındaki yerini sağlamlaştırıyor.