Çoğumuzun hemfikir olduğu üzere 2022 çok zor bir yıldı. Ekonomik kriz, sıradanlaşan şiddet ve suç iklimi, hukuksuzluklar, siyasi krizler… Pek çoğumuz bu boğucu atmosferde kitaplara, filmlere, dizilere, tiyatro oyunlarına, dost sohbetlerine, kültür sanat etkinliklerine sığındık.
221B yazarlarına 2022’de okuduklarını, izlediklerini, ürettiklerini değerlendirmelerini istedik. Elbette 2023’e dair beklentilerini de sorduk…
Konuğumuz, 221B’deki “Çocuktan Al Haberi” köşesiyle çocuk kitaplarıyla ilgili yazıları ilgiyle takip edilen ve birçok kitabı dilimize çeviren Anıl Ceren Altunkanat…
2022, bir yazar olarak nasıl geçti sizin için? Neler yaptınız, nelerle meşgul oldunuz?
2022 de diğer yıllarımız gibi endişe içinde geçti ne yazık ki. Ama hakkını vermek gerek, bu kez daha derin, daha hızlı sirayet eden bir endişeydi yaşadığımız; günden güne çığ gibi büyüyen, düzenli aralıklarla insanı yerinden hoplatan bir endişe.
Ancak iyi yanından bakacaksak, ben bu endişeyle baş etme yolu olarak çalışmayı tercih ettim. İnsan çeviri yaparken ekonomiyi, gündemi, üstümüze çullanan soluk aldırmaz baskıyı düşünme fırsatı bulamıyor; varsa yoksa sözcükler. Dolayısıyla mesleki açıdan gayet verimli bir yıldı.
Okumalara yazmalara gelirsek… Her sağlıklı kitap kurdu gibi hedeflediğimden çok daha az kitap okudum. Okuduklarımın çok azını yazıya dökebildim, gerisini içime attım. Ama bu işin doğası böyle, artık buradan kendimi dövmemeyi öğrendim -umarım.
Yine de hedefleri büyük tutmaktan, okunmayı bekleyen kitap kulelerini yükseltmekten yanayım. Hatta o kulelerin yanına bir de yazılmayı bekleyenleri diziyorum -hayatım bir orta çağ kalesine döndü. Çünkü romantiğim…
Şaka bir yana, bunca karanlığa rağmen umudumun diri kaldığı, geleceğe dair heyecanımın sönmediği bir yıldı. Çünkü -ömrümce oya gibi işlediğim karamsarlığıma inat- güzel işler yapan, güzel planlar yapan insanların bunca zorluk içinde üretmeye devam ettiğini gördüm. Şimdi, yıl biterken bakınca, 2022’de benim için en büyük itici güç, en büyük umut kaynağı bu oldu. Çünkü romantiğim…
2022’de bir okur olarak en sevdiğiniz yerli ve çeviri kitaplar hangileri oldu?
Sürekli kitaplarla meşgul olduğumdan mıdır, yaştan mıdır (yok yahu, ne var yaşında, dese ya biri) aklıma sadece son bir iki ayda okuduklarım geliyor. Dolayısıyla bu soruyu yanıtlarken illa birkaç (hatta birçok) kitaba haksızlık edeceğim, şimdiden kendilerinden özür dilerim.
Bu yıl Patricia Highsmith külliyatını tamamladım ve hemen hepsinden büyük keyif aldım. Trendeki Yabancılar ta ilk gençliğimde okudum ilk Highsmith kitabıydı. Ripley serisini ise yıllar içinde kerelerce elden geçirdim. Geri kalanları da bu yıl okudum ve çoğundan büyük lezzet aldım. Özellikle önereceğim Küçük g ve Carol, ki filmini hiç sevmediğimi, bu yüzden Carol‘ı en sona itelediğimi ama kitabın beni benden aldığını belirteyim.
Wallander serisi bu yılın keyifli okumaları arasında anacaklarımdan. Melankolisiyle, küskün eleştirisiyle, içinden çıkılmaz bunalımıyla Wallander arayıp da bulamayacağım bir karakter, neyse ki buldum.
Bu yıl beni sarsan okuma serüvenlerinden biri Banu Özyürek’le -yani öyküleriyle- tanışmam oldu. Bir Günü Bitirme Sanatı benimle en içeriden konuşan kitaplardan biri; öyküleri adeta kendi sesimden dinledim. Aylar geçmesine karşın bazı öyküleri hâlâ benimle, hâlâ oradan buradan kalbimi dürtüyor.
Mahir Ünsal Eriş’in Dünya Bu Kadar romanı da listemde yerini hak edenlerden. Öykülerden örülü bir roman kurmuş Eriş, bir nehrin kolları gibi. Kimi yerde gürül gürül, kimi usul bir şırıltı, kimi bataklığa dönmüş bir birikinti.
2022’de izlediğiniz ve önermek istediğiniz dizi ve filmler nelerdir?
Berbat bir izleyici olduğumu söyleyerek giriş yapayımİ bir şey izlemekten anladığım basbayağı tüketmek. Aburca. Ve hatta gözü kapalı. Neyi ne zaman izlediğimi, hatta kimi zaman izleyip izlemediğimi bile anımsamak benim için zor. (Bellekten ikinci kez dem vurduğuma göre… neyse…)
İlk (yani zorlayınca) aklıma gelenler, izlemeye de müziklerinde de doyamadığım The Umbrella Academy, Killing Eve, The Gipsy (korkarım bu yıl üçüncü dikişi geçtim), Marcella, Trapped ve Entrapped, The Thing About Pam.
Bu yıl izlediğim ve şıp diye aklıma gelen iki film var: Körkütük (evet, hayli geç kaldım ama fırsat buldukça tekrar tekrar izleyip telafi etmeye çalışıyorum) ve Don’t Look Up.
2023 için projeleriniz nelerdir?
Gözbebeğim Başkomiser Morse serisi öncelikli projem. Bunun dışında gönlümden geçen, çeviri işlerimin yanı sıra kendi sözcüklerimin -kitap incelemesi dışında- akışını bulmasına izin vermek. Bakalım… (İmza: Her yeni yıla bu dilekle giren biri.)
Son yıllarda okuduğunuz/izlediğiniz polisiye işler arasında 221B okurları da mutlaka bu esere zaman ayırmalı diye düşündükleriniz hangi eserler olur?
Yukarıdaki yanıtlarım bu soruyu büyük ölçüde yanıtlıyor. Ama elbette birkaç kitap eklemek mümkün.
Kör Kanun okunmalı dediğim kitaplardan; güçlü bir polisiye ve karanlık bir belgesel. İnsanı mekâna sürüklemeyi, o pusu, soğuğu ve gerilimi hissettirmeyi ustalıkla başarıyor.
Erik Vogler serisini hem genç okurlara hem yetişkinlere öneriyorum. Beatriz Osés özgün karakterler yaratmakla kalmıyor, onları -bütün iticilikleriyle- okurun kalbine sokmayı da beceriyor.
The Kitap’tan (çok affedersiniz, benim çevirimle) çıkan Sherlock Holmes serisi bütün miniklere önerimdir.
Artık baskısı pek bulunmayan Smilla ve Karlar okuduğum en iyi polisiye/gerilim kitabıdır, karşınıza çıkarsa ıska geçmeyin.
Martin Beck serisi her polisiye severin kitaplığında bulunmalı.
2023’e dair 221B okurları için dileklerinizi, beklentilerinizi öğrenmek isteriz…
Doğrusu kucak dolusu dileğim, yemyeşil beklentilerim var. Her şeyi -adaleti, kadını, çocuğu, hayvanı, doğayı- kendi başımıza, bizzat karar vericilerden korumak zorunda kalmadığımız bir yıl diliyorum. Bu karanlığın üstümüzden kalktığı, böylece gerçekten gönlümüzce üretebildiğimiz -haydi, onu da geçtim, soluk alabildiğimiz- bir yıl diliyorum.
Uzun lafın kısası…. Yarından korkmayacağımız bir yıl diliyorum.