Kavgaz – Pilot Roman İncelemesi

/
9 dakikalık okuma

İkilinin bir araya gelip Kavgaz serisine başlamaları biz polisiye okurları için muazzam oldu. Çünkü bir tarafta Algan Sezgintüredi’nin kusursuz Türkçesi, mizahi anlatımı, diğer yanda Mesut Demirbilek’in yıllar boyunca edindiği mesleki birikimi ve tecrübesi… Kusursuz bir kurgu ve oldukça gerçekçi karakterlerle bezenmiş bu kitap, kahramanımız Mutlu Kavgaz’ın başrolde olduğu serinin ikinci kitabı.

Peki, Kim Bu Mutlu Kavgaz?

On üç yaşında polis olmaya karar vermiş ve yirmi iki yaşında bunu başarmış. Üstelik en çok çalışmak istediği yer olan Cinayet Büro’ya atanmış. Kesinlikle sağ-sol işlerine bulaşmayan, etliye sütlüye karışmayan, akademide hocalarının gözdesi, oldukça zeki ama biraz çekingen, daima damat gibi gömlek kravat gezen kahramanımız, sabrı, saygısı ve titiz çalışmasıyla kısa sürede herkesin saygısını ve sevgisini kazanmış. İlk kitapta gördüğümüz gibi, olay yerinde eldiven giyme âdetini ve arkasında ait oldukları büronun ismi yazılı yelek modasını da emniyete kazandıran yine bizim Mutlu Kavgaz.

İlk Kitap: Kavgaz – Çantacı

İlk kitap Çantacı‘da Mutlu ve ekibi Bakırköy sahilinde kesik bir el bulunduğu ihbarına giderler. Bileğinden kesik olan bu el dışında kurbana ait başka bir vücut parçası bulunamadığından cinayet mi yoksa mafyavari bir cezalandırma mı olduğuna emin olamazlar. Teknik şubenin incelemesi sonucunda bu elin sahibinin, yıllar önce sağ sol kavgasındakileri ayırırken karakolluk olup parmak izleri alınan altın çantacısı Volkan Tuncer isimli bir şahıs olduğu anlaşılır. Kurban gibi çantacılık yapan bir arkadaşına ulaşırlar. Bu arkadaşı, kurban Volkan Tuncer’in kendisine bölgelerini değişme teklifinde bulunduğunu, kazancının iyi olduğu için kabul ettiğini ama bunu sır olarak saklaması gerektiğini söylediğinde biraz kıllandığını ifade eder. Volkan Tuncer’in banka hesapları incelendiğinde bir sene önce yaptığı bölge değişikliğinden sonra para durumunda gözle görülür bir düşüş olduğunu gören Kavgaz ve ekibi işin içinde bir kadın olduğundan şüphelenirler ama bulunan kesik elin testereyle kesildiği bilindiğinden bir kadının bu gücü göstermesinin de zor olacağını düşünürler.

Ailesi ve çevresine Karadeniz’e gidiyorum deyip Trakya Bölgesi’ne giden Volkan Tuncer’in amacı ne? Neden bu değişikliği sır gibi saklıyor? Ortada kesik bir el var, ama teknolojinin nimetleri yok, DNA analizi falan zaten yok, bilgisayardan aradığını şıp diye bulmak da yok çünkü İnternet yok. Ama Mutlu Kavgaz’da hırs var, gayret var, çalışkanlık var, birde şans…

İkinci Kitap: Kavgaz – Pilot

İkinci kitap Pilot’ta ise aradan geçen iki senede Mutlu Kavgaz tam otuz üç cinayet dosyasını alnının akıyla tamamlamış, failleri adalete teslim etmiş. Açık tek bir dosyası bile bulunmayan Kavgaz bu defa oldukça zor bir dosyayla karşı karşıya.

Amiri Sabri Ateş, Kavgaz’ı makamına çağırır ve ona müthiş bir gol atar. Altı ay önce otel odasında ölü bulunan, Mısır Hava Kuvvetleri’nden istifa etmiş savaş pilotu, Ürdün’de Kral Hüseyin’in bir dönem emrinde de çalışmış Mısırlı Davut El Maksut cinayeti çözülememiştir. Kurban yabancı uyruklu olduğundan prosedür gereği Terör Şube olayla ilgilenmiş, yapılan incelemelerde kurbanın kıymetli taş ve kara para trafiğinde adı görününce ve İngiltere’den casusluk ithamıyla sınır dışı da edildiği öğrenilince MİT dosyayı Terör Şube’den almış. Almış da ne olmuş? Hiç! Çözülememiş. Dosya dönüp dolaşıp Cinayet Büro’ya geri gelmiş.

Ülkeler arası diplomatik kriz çıkmadan faillerin yakalanması artık Kavgaz’ın yeteneklerine emanettir.  Altı ay önce işlemiş bir cinayet sözkonusu olunca incelenebilecek bir olay yeri yok, kriminale gönderilecek deliller yok, görgü tanıkları yok… Yok oğlu yok! Terör Şube’nin tuttuğu dosya oldukça yetersiz, MİT’in dosyasına zaten ulaşılamaz. Elindeki çok kısıtlı imkânlarla olayı araştırması için Mutlu Kavgaz, akla ziyan suçlarıyla, yeraltı dünyasıyla, gece kulüpleriyle, alkolle, seksle ve türlü dalavereyle nasır tutmuş B Bölgesi ekipleriyle çalışmak durumundadır. Kavgaz’ın B Bölgesine gönderilmesi, gizli yürütülen bu soruşturmayı bilmeyen ekipler tarafından, Sabri Ateş’in içlerinden birinin ayağını kaydırmak istemesine yorumlanır.

Oteldeki çalışanlarla görüşen Kavgaz, maktulün gece hayatına düşkün olduğunu öğrenir. Cinayetin işlendiği gece resepsiyonda görevli olan kişi işten ayrılmıştır. Kavgaz o kişinin bulunmasını beklerken ev arkadaşı Erdem’in gece hayatına düşkünlüğünü de bildiğinden kendisinden yardım ister. Amacı kurbanın fotoğrafını kulüplere gösterip olay gecesi için tanık bulmaktır. Erdem’le hızlıca giriş yaptığı gece hayatında bir tanık bulamasa da ilk kalp çarpıntısını bulur. Bu yaşına gelene kadar eline kadın eli değmemiş, hiçbir kadınla beraber olmamış Mutlu Kavgaz bir konsomatrise âşık olur. Eldeki yetersiz veriler mi dersiniz yoksa ilk aşkın verdiği heyecan mı dersiniz bilmem ama Mutlu Kavgaz kendini bu aşk sarmalına kaptırır ve araştırması gereken dosya neredeyse ikinci plana atılır. Ama işten ayrılan resepsiyon görevlisinin bulunması ve görüşülmesiyle yeni bir bilgiye sahip olur ve yanlış bir yol izlediğini anlar. Bulduğu yeni bilgiyle araştırmasına yeni bir yön veren Kavgaz, Beyoğlu’nun arka sokaklarında, gey, transseksüel, lubunya dünyasına girer, ufku açılır, dünya görüşü değişir ve bulduğu yeni ipuçlarıyla failleri adalete teslim etmeye kararlıdır.

Kahramanımız Mutlu’nun bu kitaptaki karakter gelişimini çok sevdim. Daha insancıl ve daha ete kemiğe bürünmüş. İlk kitaptaki tutuk ve çekingen halleri, kazandığı güvenle beraber kaybolmuş. Beyoğlu’nun arka sokaklarında gey, trans bireyler ve lubunyalar (sonuncusunu ben de yeni öğrendim) dünyasına muazzam bir bakış var kitapta. Toplumun önyargılarını bakış açısını ve ikiyüzlülüğünü muazzam eleştirmişler. Polis teşkilatındaki yozlaşmanın objektif anlatımı da gözden kaçmıyor. Kurgunun dışında verdiği mesajlar da oldukça kıymetli. Muhteşem bir kurgu ve temposu hiç düşmeyen heyecanıyla, bir o kadar da eğlenceli anlatımıyla şahane bir macera Kavgaz-Pilot.

“Kırk beş yirmi beş, merkez, kırk beş on dört, Kavgaz komiserimin üçüncü kitabı sabırsızlıkla bekleniyor. Arz ederim.”

* Kavgaz-Pilot, Algan Sezgintüredi & Mesut Demirbilek, April Yayıncılık, 238 sayfa.

Selin Bak

1981 yılında Trabzon’da doğdu. Atatürk Üniversitesi’ nde Hemşirelik okudu. Polisiye merakı gençlik yıllarında (hala çok genç, ortaokul yılları diyelim) Agatha Christie ile başladı. Galiba yapmak isteyip de yapamadıklarını okumak (cinayeti çözmek değil işlemek kısmından bahsediliyor) kendisine garip bir tatmin duygusu vermiş olacak polisiye dışında başka bir tür okuyamaz oldu. En
sevdiği yazarların Türk yazarlar olduğunu her zaman gururla söyler. Çok polisiye okur, çok polisiye dizi ve film izler, fazlaca cinayet kurguları yapar. Aslında çok da yazar ama çaktırmaz. Bu biyografiyi yazarken hayatında enteresan bir şey olmadığını fark eden Selin, hemşirelik yapmaya ve Trabzon’da yaşamaya devam ediyor, şimdilik...

Önceki Hikaye

Amerikalı Efsanevi Dedektif Joe Kenda ile Konuştuk: “Bir dedektifin olay yerinde yaptığı en önemli şey, ellerini ceplerine sokup etrafa bakmaktır.”

Sonraki Hikaye

'Veronika' Dizisinden İlk Fragman Yayınlandı

En Son Yazılar