Bir üniversite ödevi, üstelik istemeye istemeye başlanan bir ödev 40 yıl önce işlenen ve katili bulunduğu düşünülen bir cinayetin çözülmesini sağlar mı? Cevabınız muhtemelen hayır olacaktır. Fakat bu cevabı Allen Eskens’in ilk kitabı olan Gömdüğümüz Hayat’ı okuduktan sonra muhtemelen değiştirirsiniz.
Bu küçük girişten sonra Eskens’in oldukça anlaşılır üslubuna dikkat çekmek istiyorum. Kitabı okurken sizi roman kadar içine çeken bu üslup son dönemde okuduğum çeviriler içinde en iyisi diyebilirim. Elbette bunda Eskens kadar çevirmen Ergin Özler’in de payı olduğunu söylemeliyiz. Bunun yanında mevsim, yaratılan atmosfer, okurken adeta izliyormuşsunuz izlenimi yaratan anlatımlar… Betimlemelerde yer yer eksiklikler olsa da bir ilk kitap için Eskens’in bu anlamda da oldukça güzel bir eser ortaya koyduğunu söyleyebilirim. Kitap Kurdu Yayınları’ndan çıkan kitabın arka kapağında yazan ödülleri görünce Gömdüğümüz Hayat’ı okuduktan sonra jürilere hak vereceğinizi düşünüyorum. Eskens’in kitapları daha önce 21 dile çevrilmiş. Türkçeye bu kadar geç kazandırılması oldukça üzücü. Umarım diğer kitaplarını da yakın zamanda kendi dilimizden okuma fırsatı bulabiliriz.
Kitabımızın iki kahramanından biri üniversite öğrencisi Joe Talbert. Talbert için başkarakter de diyebiliriz. Eskens, hikâyeyi onun gözünden kâğıda dökmüş, dolayısıyla kitapta en çok karşılaştığımız isim de Joe Talbert. Talbert, 20’li yaşlarının başında genç bir adam. Fakat Talbert çocuk yaştayken büyümeyi öğrenmiş bir genç. Babasını hiç tanımayan bu genç adam büyükbabası ve annesiyle büyümüş. Dedesini de 10’lu yaşlarının başında kaybetmiş Talbert. Ayrıca bir de Jeremy isminde otizmli bir kardeşi vardır. Joe, Jeremy’e ahbap diye seslenir. Jeremy ise Karayip Korsanları’nı izlemeyi çok sever. Jeremy’nin en çok kullandığı sözcük ise ‘Belki’ sözcüğüdür. Kardeşiyle arasındaki bu iletişimin benzerinin annesinde olmadığıysa bir gerçek. Bunda da sorumluluk Joe’nun annesine ait çünkü alkolik annesi, dedesi öldüğünden beri tamamen sorumsuz bir insana dönüşmüştür. Öyle ki annesi üç ay içki içmemek yerine Joe’nun 6 ay içinde harcaması gereken paranın yarısını ödemesini bile ister. Joe da kardeşi Jeremy için bütün bunlara katlanır. Annesi yüzünden yıllarca bir kız arkadaşı bile olamamıştır. Bir kere bir kız arkadaşını annesiyle tanıştırma gafletinde bulunmuş ve rezil olmuştur. Yıllarca bu yüzden hayatına kimse girmemiştir. Yıllarca bu yaşadıkları yüzünden evden ayrılmış ve sadece Jeremy’i görmek için eve gelmeye başlamıştır. Üniversite yurduna yerleşmiş, burada Lila diye bir genç kadınla tanışmıştır. Lila, Joe ile birlikte iki dedektif gibi olayın çözülmesinde büyük pay sahibi olur. Ayrıca otizmli Jeremy de bir noktada tıkanan dosyalarda önemli bir kilit açıcı rolü oynar. Joe’nun dedesinin ölümüyle ilgili gömdüğü sır da bu vakanın üstüne gitmesinde büyük rol oynar.
Kitabın diğer kahramanı ise Carl Iverson. Iverson, ABD, Vietnam’ı işgal ettiğinde orada görev almış bir karakter. Genelde izlediğimiz filmlerde veya okuduğumuz kitaplarda olduğu gibi ABD askeri olmaktan onur duyan bir insan değil. Vietnam’da çok önemli iki olay yaşar. Bu iki olay onun bütün hayatını değiştirir. Birinde gözünün önünde Vietnamlı küçük bir kız öldürülür, diğerinde ise çok daha kötü bir olay yaşar ve kendisi katil olur. Sonra uzun zaman bu iki olayın, en çok da katil olmasının bedelini uzun süre kendi içinde çeker. Savaş sonrasında da çok kötü günler yaşar. Bir gün evinin yakınında bir kız yakılarak öldürülür. Crystal Hagen isimli bu 14 yaşındaki kız, aynı zamanda tecavüze uğramıştır. Baş şüpheli Iverson’dır. Mahkemede kendi avukatı bile onu yeterli derecede savunmamıştır. Üstelik Iverson da kendini savunmak istememiştir. Herkes de kolaya kaçıp onun katil olduğunu düşünür. Ta ki kansere yakalanıp bakımevinde kalmaya başladıktan sonra bir genç adam onunla tanışana kadar…
Gömdüğümüz Hayat, okuduğunuza asla pişman olmayacağınız bir roman. Üstelik vakayı çözen bu kez dedektifler değil, iki genç. Katil olduğu düşünülen insanın bile vazgeçtiği bir ortamda işin peşini bırakmayan iki genç. Merak duygusunu her zaman diri tutan kitap son bölümlerde okuru tamamen içine çekebilecek bir etkiye sahip. Bölümlerin kısalığı da bu etkiye yardımcı oluyor. Kitap üstü kapatılan, hafızalarda sandığa gömülen sırların bir gün nasıl ortaya çıkacağını gösteriyor bize. Eser bize sadece bir vakayı anlatmıyor. Pedofili, ensest, çocukken aileden görülen şiddet gibi birçok önemli soruna da değiniyor. Allen Eskens bunu o kadar güzel bir biçimde işlemiş ki okurken asla rahatsız etmiyor. Ayrıca Türkiye’de de çok konuşulan, dinin arkasına sığınmanın ne kadar kolay olduğunun da çok iyi işlendiğini eklemek lazım. Bütün bunların yanı sıra muammayı da gayet iyi veriyor. Okumaya başladıktan sonra elinizden bırakamayacağınız bu roman üstü kapatılan sırların insan psikolojisine etkisini de çok iyi sunuyor. Annesinden çocukken şiddet gören bir çocuğun yetişkin olduğunda hissettiklerini de geçmişe dönüp hissettiklerini de, yıllarca cezaevinde kaldıktan sonra hayattan vazgeçen bir insanın psikolojisini de net bir şekilde okuyoruz kitapta.
Öykümüze gelince…
Üniversite öğrencisi Joe Talbert’a üniversitede ihtiyar bir adamın ya da kadının biyografisini yazma ödevi verilir. Talbert da bunun için Hillview Manor isimli bakımevini tercih eder. Buraya giderken kafasındaki bir kahramanla tanışıp onun hayatını yazmaktır. Fakat kurumun girişindeki resepsiyonist ve müdür ona bir yıllar önce 14 yaşında bir çocuğa tecavüz ettikten sonra onu öldüren katil önerir: Carl Iverson. Hayal kırıklığına uğrasa da bunu kabul eder Talbert fakat bu sırada annesi arar. Alkollü araç kullanmaktan gözaltındadır ve Joe’dan yardım ister. Joe, annesinden ziyade otizmli kardeşini düşünür.
Kardeşi Jeremy’le birlikte yola çıkan Joe yine anılara dalar. Küçükken annesinin ona şiddet uyguladığı anları düşünür. Dedesinin ölümünden sonra annesindeki değişimin, onun çaresizliğini ve otizmli kardeşinin annesinden şiddet gördüğü anları hatırlar.
Iverson’ı araştırmak için kütüphaneye gider Talbert. Orada Iverson’ın işlediği cinayetin detaylarını öğrenir. 1980’de işlenen cinayette Iverson maktulü aynı zamanda yakmıştır. Ayrıca Iverson’a ait bir de fotoğraf bulur. Bu araştırmadan sonra Iverson’la yapacağı görüşmeden sonra daha da heyecanlanır.
Hillview Manor’a giden Talbert, nihayet Iverson’la tanışır. Konuşmanın başlangıcı pek de olumlu geçmez. Hem Iverson’ın hem de Talbert’ın birbirlerine karşı önyargısı vardır. Talbert gitmek ister bu durumu görünce Iverson geri adım atar. Son olarak Iverson görüşmeyi kabul eder.
Talbert komşusu Lila’yla geldiğinde ödeviyle ilgili konuşurlar. Lila, Joe’ya kızar ve büyük tepki gösterir. Joe, anlatmak ister ama Lila’yı ikna edemez. Teyzesi hukuk bürosunda çalışan Lila, Iverson’ın dosyasına ulaşılabileceğini öğrenir. Lila’nın teyzesi bir muvaffakatname gönderir ve Iverson imzalarsa onun dosyasına ulaşabileceklerini söyler.
Joe Talbert, çok uğraşsa da dosyanın ayrıntılarına ulaşır. Lila’yla birlikte dosyayı incelerler. Dosyada maktulün günlüğü de vardır. Bu günlük Iverson’ın hüküm giymesinde büyük rol oynar. Günlükte yer alan şifreleri yıllar önce çözmek kimsenin aklına gelmemiştir. Uzun bir süre bulmak için uğraşsalar da çözüm bulamazlar. Fakat Joe’nun otizmli kardeşi bu şifreyi çözer.
Şifreyi çözdükten sonra Lila ile Joe cinayet masasını ziyaret ederler ve şüphelerini anlatırlar. Dedektifler ve uzmanlardan aldıkları yardımları olayın üstüne giderler. Sonunda Lila’nın da Joe’nun da başı belaya girer ama hem vakayı çözerler hem de ciddi bir ödüle sahip olurlar. Romanın sonunda unutulmaya yüz tutmuş birçok cinayetin de sorumlusu bulunur.
Gömdüğümüz Hayat, Allen Eskens, Çeviren Ergin Özler, Kitap Kurdu Yayınları, 2021.