Eylül ayından itibaren yayıncılık dünyası hareketlenir, “sezon” açılır. Pek çok kitap peş peşe okurla buluşmaya başlar. Yayınevleri pandemi ve her gün daha da zorlaşan ekonomik koşullara rağmen üretmeye devam ediyor. Biz de yayımladığı kitapları/serileri merakla beklediğimiz yayınevlerinin editörleriyle görüştük, pandeminin yayın programına etkisini ve polisiyeseverleri yeni yayın döneminde hangi kitapların beklediğini öğrendik.
Dosyamızın bugünkü konuğu, sadece polisiye kitaplar yayımlayan Arsine Yayıncılık’ın kurucusu ve yazar Ali Bayram. Özellikle telif polisiye kitaplar yayımlayan Arsine Yayıncılık’ın 2021’deki planlarını konuştuk.
Geçtiğimiz yayın döneminin önemli bir bölümü pandemi koşullarında geçirdik maalesef, bu nedenle yayın planında ertelediğiniz ya da şimdilik vazgeçtiğiniz polisiye romanlar oldu mu?
Pandemi dönemini stratejik olarak en iyi atlatan yayınevi olduk diyebilirim. Şahıs firması iken anonim şirketi olarak yayın hayatımıza devam ediyoruz. Bu dönemde dağıtım firmaları ile yaptığımız toplantı ve görüşmelerde uyguladığımız indirim oranında %15 gibi ek bir kampanya yapmak suretiyle dağıtım yelpazemizi genişlettik. Basılı kitaptan öte e-kitap satışına ağırlık vermek suretiyle KOBO ve Google Play Kitaplarda yayınlarımız en çok satan polisiye romanlar arasına girdik. Bu süreçte yayınevimize ulaşan dosyaları daha titiz inceleme fırsatımız oldu. Onaydan geçen polisiye romanların baskısını kasım ayına erteledik. Bünyemize üç yeni polisiye yazar katıldı. Haziran ayında baskısını yapmış olduğumuz benim yazdığım Tenasüh ve Bir Çay Koy, Gelirim isimli polisiye romanlarının dağıtımını Ocak 2021 ayına kadar bekletmeye aldık.
Arsine Yayıncılık, bir yıl içinde 23 telif polisiye eser yayımladı, okurlardan nasıl geri dönüşler aldınız? Zorlandığınız konular oldu mu yeni bir yayınevi olarak?
Polisiye roman yeterince zor bir konu, yeni bir yayınevi olarak altyapımız çok yetersizdi. Bir yıl içinde biraz daha deneyim kazandık. Her şeyden öte daha önce baskısı yapılmış bir kitabın yeni bir baskısına girilmeyeceğini, sağlam bir altyapının tartışmasız olduğunu bilinçli ve bilinçsiz yazarın nasıl olduğunu öğrendik. Yayınladığımız bazı polisiye romanlarda editör hatalarının dil bilgisine göre değil de, yazarın yerel şivesine ve yazım tarzına göre kural hatası olduğunu yayıncılık bize öğretmiş oldu. Sadece yerli polisiye romanlara şans vermemiz okuyucu kitlesi tarafından beğeni topladı.
Yayımladığınız kitaplar arasında en çok ilgi gören kitaplarınız hangileri oldu?
Bir yıl içinde kısa süre ikinci baskıyı gören benim yazdığım Otopsi ve Sen O Kocayı Boşa, Oğuzhan Aslan’ın yazdığı Üç Musa, Doruk Ateş’in yazdığı Mabet, Nurhan Işkın’ın yazdığı Suskun Çığlık, Taner Mutlu’nun yazdığı Sinek, Mehmet Taşdelen’in yazdığı Komiser, Aydın Benli’nin yazdığı Kanlı Dosyalar adlı romanlar matbu ve e-kitap olarak ilgi gördü.
2020-2021 yayın döneminde yayın tarihi kesinleşmiş yeni çeviri polisiye romanlar/yazarlar var mı listenizde?
Yayınevimizce çeviri polisiye romanlardan öte yerli polisiye romanlara/yazarlara ağırlık vermekteyiz. Çeviri polisiye romanlar programımızda yok.
Yeni yayın döneminde telif polisiye eserler yayımlayacak mısınız?
Nurhan Işkın’ın üç farklı polisiye hikâyesini, Sıddık Özbey’den Ela’yı, Doruk Ateş, Faruk Kuyucu, Aydın Benli, Cuma Polat, Ali Bayram’dan yeni polisiye romanlar yayımlayacağız.
Polisiye romanlara ve özellikle yerli yazarların yazdığı polisiye romanlara okurun ilgisini nasıl buluyorsunuz?
Arsine olarak pandemi döneminde polisiyeye biraz katkı sağlamak amacıyla ilk kitabını yayımlayacak ve yazdığı polisiye romanda okuyucunun gözüne takılacak kurgu ve çalışmalarına teknik destek sağladık. Ülkemizde kayıt altına girmiş polisiye, suç dosyaları üstünden video konferans yapmak suretiyle kadromuzda mevcut polis olan ve polisiye roman yazan arkadaşların deneyimlerini yeni arkadaşlarla paylaştık.
Polisiye roman okuyucularında şu izlenim gözümüzden kaçmadı. Kurgudan öte gerçek suç ve cinayet dosyalarının daha çok ilgi gördüğünü, gerçek olaylara yer verilen polisiye romanların her geçen gün daha çok okunduğunu tespit ettik. Bünyemize polisiye roman yazan polislerin de dahil olmasının önünü açtık. Otopsiye katılmamış, olay yerinde kurbanın parmak izinin nasıl alındığını bilmeden polisiye roman yazmak okuyucuyu şaşırtmaktadır. Yerli polisiye romanlarda olay yeri ve görgü tanık ifadelerinin her romanda çelişkili oluşu okuyucuların kafasını karıştırmaktadır.
Yayın listenizden, belki çok fark edilmediğini ya da mutlaka okunması gerektiğini düşündüğünüz hangi polisiye romanları önerirsiniz türün tutkunları için?
Banu Akeloğlu’nun Çünkü romanı ile M.Akif Totaş’ın Takıntı, Alper Kaya’nın 08:00 ve Aslında Yaşanmadı kitaplarını sayabilirim.