Kusursuz Cinayet: Suça Bilimsel Yaklaşım

10 dakikalık okuma

Adli tıp ve adli bilimler toplumsal yaşamımızın içinde ve hepimizi doğrudan ilgilendiriyor. Suçlunun belirlenmesinde bilimsel gerçekliğin kullanılmasına ek olarak hem hukuk sistemi hem de kültür sanat yaşamımıza önemli yansımaları var. Özellikle medya, sinema ve edebiyat dünyasında sıklıkla gündeme gelen çeşitli tartışmalarda bilimsel bilgilerin yanlış kullanıldığını göz önüne aldığımızda ve şarlatan, komplo teorisyenlerinin varlığını düşündüğümüzde adli tıp uzmanı Prof. Dr. Halis Dokgöz’ün kaleme aldığı Kusursuz Cinayet için kriminoloji ve kriminalistik biliminin olmazsa olmazları olan adli bilimler ve adli tıp alanında olup bitenleri toplumla, bilimsel gerçekliğin nesnelliği doğrultusunda doğru biçimde paylaşılması için çıkılan yolculuğun ilk aşaması diyebiliriz.

“Kriminoloji ve kriminalistik şüphesiz ki en özgün iki bilimsel alandır. Özgündür çünkü öteki bilimlerden farklı olarak güncel olanla çok sıkı bir bağı vardır. İşlenen her cinayet, gerçekleşen her suç bu iki bilim dalının inceleme alanındadır. Failleri bulmak için kriminalistik biliminin yani adli tıbbın yardımına ihtiyaç vardır. Çünkü kriminoloji tıptan hukuka, biyolojiden antropolojiye, jeolojiden farmakolojiye kadar farklı bilimlerin toplamından oluşur. Suçlunun neden bu suçu işlediğini anlamak için ise kriminoloji devreye girecektir. Suçun sosyolojik ve psikolojik geri planının analizi ancak kriminolojinin yardımıyla yapılabilir. Bu iki bilimsel alan, özellikle de kriminalistik son birkaç yüzyıldır muhteşem bir ilerleme göstermiş, bilim ve teknolojideki bütün gelişmelerden yararlanmayı sürdürerek suç ve suçla mücadelenin vazgeçilmez bir alanı olarak ortaya çıkmıştır. Elinizdeki kitap, işte bu olağanüstü bilim alanının dünyadaki ve ülkemizdeki tarihini, gerçek olaylardan alınmış sarsıcı örneklerle anlatmakta, suçla bilim arasındaki o tuhaf ilişkiyi aydınlatıcı bir şekilde gözler önüne sermektedir. Her polisiye severin kütüphanesinde bulundurması gereken önemli bir eser…” diyor usta polisiye yazarımız Ahmet Ümit.

kusursuz cinayet

Toplamda yirmi yazının yer aldığı kitabın ilk yazısı aslında kitabın başlığı ile ilgili soruyu yanıtlıyor ve kitaba sağlam bir giriş yapılmasını sağlıyor: “Kusursuz Cinayet Var mıdır?”

Dokgöz bu temel meseleyi mümkün dergi’de yayımlanan söyleşisinde şöyle yanıtlıyor:

“Katil, cinayeti işlediği yere gelir, cinayeti işler, delilleri yok eder/etmeye çalışır ve olay yerinden ayrılır. Ancak bu basit gibi görünen kurguda aslında ardında pek çok iz bırakır. Bir cinayet varsa olay yerinde mutlaka bir iz de vardır ve önemli olan bu izleri görünür kılmak, irdelemek ve yorumlamaktır. Bilim ve teknolojideki gelişmeler, cinayet işleyen katillerin farkında olmadan bıraktıkları delillerin hızlı ve basit bir şekilde bulunmasına da sağlar. Olay yeri incelemesinde ve adli tıbbi muayenede teknoloji kullanımı saldırgan ve saldırıya ait özle görülemeyen ip, giysi, plastik vs. maddeler, insana ait kıl, saç, kulak kiri, tükürük, sperm gibi biyolojik materyaller elde edilebilir. Bütün bu izler, DNA incelemesinin yapılabilmesine ve böylelikle katilin kimliklendirilmesine olanak sağlar. Otopsi ile sadece ölüm zamanı ve ölüm nedeni değil aynı zamanda eylemin niteliği, nasıl olduğu ve/veya olabileceği yorumlanarak kaza, intihar, cinayet veya doğal nedenli bir ölüm olup olmadığı da ortaya konulabilir. Toksikolojik inceleme saldırgan ya da mağdurun bedeninde uyutucu, uyuşturucu ve/veya toksik bir madde bulunup bulunmadığı, eğer varsa dozunu saptarken yine kimyasal, biyolojik, radyoaktif, nükleer maddeye bağlı ölümlerin de nedenini açıklamaktadır. Gelişen bilim ve teknoloji artık delilleri kolaylıkla saptıyor, zor olansa onları inceleyecek ve yorumlayacak insanın yetiştirilebilmesini sağlayacak adli bilimler yaklaşımı sanırım. Cinayet kusursuz olsaydı ve/veya olabilseydi cinayetin unsurlarına da ulaşamazdık. Bilimsel gerçekliğin görünür olmasını sağlamak ve sadece katil kim meselesi değil aynı zamanda olayın arka planı ve ortamı da irdelemek bir zorunluluk. Bu nedenle cinayet hiçbir zaman kusursuz değildir ve cinayetin silahı da bizzat kusurun kendisi olduğu gerçeğini unutmamamız gerekiyor.”

Kitabın ikinci yazısı otopsi hakkında. Ölüm nedeni, ölüm zamanı, ölüm şekli ve ölüme etki eden faktörlerin belirlenmesi anlamına gelen otopsinin kökeni, gelişimi, edebiyata ve sanata yansımalarına bakıyoruz. İlaçla kolaylaştırılmış cinsel saldırı hakkındaki yazının sonuç bölümündeki cümlelerden hareketle önemli bir gerçeği bir kez daha görüyoruz: Bilimsel verilere göre ağına düşürmek isteyen saldırgan, genellikle hiç tanımadığınız biri değil de yüzde seksen beş gibi yüksek bir oranda sosyal yaşamınızda, hemen yanı başınızda bulunan arkadaşınız, komşunuz veya meslektaşınız olabilir.

Kökenlerini bilimkurgu romanlarından alan kriyoniks -beden dondurma- ile ilgili yazının temel sorusu şu: Hukuksal anlamda tamam da bilimsel anlamda ölümsüzlük mümkün mü? Bu sorunun yanıtını -196 santigrat derecenin altındaki tanklarda dondurulmuş halde bekleyen insan bedenleri verecek. Cinayet sonrası sinek ve böcekleri inceleyen adli entomoloji –biyolojik bilim disiplini entomolojinin alt uzmanlık alanı- konulu yazı her anlamda ilgi çekici: Cinayet, intihar, kaza ya da ani beklenmedik ölümlerde olay yerine ilk olarak, olay yerinde zaten bulunan ve ortamın parçası olan böcek ve sineklerin gittiğini düşünecek olursak; adli olayların araştırma, aydınlatma ve çözümlenme sürecinde dedektif böcek ve sineklerin rolüne gereken önemi özellikle ilgili üniversitelerimizin vermelerini okurlar olarak biz de diliyoruz.

Seri katillerle ilgili yazıda seri cinayetlerin tarihsel süreci, konuyla ilgili ilk kitap, seri katil profilleri-motivasyonları, ikon seri katiller, edebiyat-sinema-televizyon- dizi ve medya aracılığıyla kazandıkları popülarite üzerine bir kez daha düşünüyor ve şu temel soruyu soruyoruz: Bir kişiyi seri katil yapan nedir ve neden cinayet işliyorlar?

Kitabın öteki yazıları ise özetle şöyle: Adli Sanat ve Yeniden Yüzlendirme, Adli Ekoloji, Kriminal Müzecilik, Dreyfus Davası ve Adli Belge İncelemeleri, Cinsel Suçlarda Cezasızlaştırılma, Ensest, Katil İçki Metil Alkol, Cotard, Münchausen ve Paket Vücut Sendromları, Beyin Ölümü, İntihar, Münevver Karabulut Cinayeti, Bilirkişilik…

Artık elimizde kriminoloji ve kriminalistik alanında her anlamda nitelikli bir giriş kitabı, bir tür kılavuz var. Kitapta kusursuz cinayet var mıdır sorusunun yanıtı yanında tarihsel süreçte adli olayların aydınlatılmasında bilimsel gerçekliğin hukuksal sistemdeki yeri ve toplumsal yansımaları da sorgulanıyor.

Kusursuz Cinayet yalın ve akıcı bir dille yazılmış, hem öğretici hem de yarattığı merak duygusuyla yeni okumalar için heveslendiriyor. Ek olarak belki de en önemlisi, yoğun bir emek ve birikim ürünü olan kitabın kriminoloji ve polisiye tutkunlarına, hukukçulara, medya çalışanlarına, edebiyat, sinema-dizi-tiyatro ve görsel sanatlarla ilgilenen hemen herkese yeni bakış açıları kazandırabileceği gerçeği.

Kusursuz Cinayet, Halis Dokgöz, A7 Kitap, İnceleme, 160 s.

Serkan Parlak

1975 yılında Bilecik'te doğdu. Ankara Üniversitesi DTCF Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Derlediği "Başka Semtin Öyküleri" adlı öykü kitabı Bilgi Üniversitesi Gençlik Çalışmaları Birimi, ilk romanı “Ormanın Kıyısı” Roza Yayınları , “Kasabadan Kente Doğru, Cemil Kavukçu Öykücülüğü” adlı derleme deneme-inceleme kitabı ise Günce Yayınları tarafından yayımlandı. Editör ve düzeltmen olarak yaklaşık kırk kitabı yayına hazırladı. Gazete kitap tanıtım eklerinde -Radikal Kitap, Akşam Kitap-, dergilerde -Notos, Varlık, Roman Kahramanları-, 2015 sonrasında ağırlıklı olarak dijital mecralarda -Oggito, edebiyathaber, kitaphaber, literaedebiyat, k24kitap, mümkündergi, edebiyatburada- kitap tanıtım, eleştiri, inceleme, deneme ve çağdaş sanat yazıları yazdı. Halen İstanbul’da yaşıyor, MEB’de Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak çalışıyor. Defne’nin babası.

Önceki Hikaye

2024'ün En İyi Gerçek Suç Belgeselleri

En Son Yazılar