Fulya Turhan, Amerika’da çözülememiş vakaları çözen amatör dedektifleri ele aldığı “The Skeleton Crew” adlı kitabını 2014’te yayımlayan gazeteci Deborah Halber ile amatör web dedektifliği üzerine konuştu…
Sayın Halber, muhabir olarak işe başladınız ve ardından serbest çalışan bir gazeteci olarak hayatınıza devam ettiniz. Kariyerinizi nasıl inşa ettiniz?
Kariyerimi tamamen gazetecilik üzerine inşa ettim. Adliye muhabiri olarak işe başlayıp hayatın gerçeklerini gördüm ve oradan da akademiye geçiş yaptım. Boston bölgesindeki önemli üniversitelerdeki araştırmalar ve insanlar hakkında yazılar yazıyordum. Ardından gerçek tutkum olan gazeteciliğe döndüm.
2014’te Amerika’daki çözülememiş vakaları çözen amatör dedektifleri ele aldığınız “The Skeleton Crew” adlı kitabınızı yayımladınız. Kitabınızda, teşhis edilememiş ceset kalıntılarıyla kayıp kişileri eşleştirmeye çalışan amatör dedektiflerden bahsediyorsunuz. Böyle bir kitap yazma fikri nasıl çıktı?
Birkaç sene önce yerel bir gazetede, 1970’lerde evinden sadece birkaç saatlik sürüş uzaklığında vahşice katledilmiş bir kadının fotoğrafını gördüm. Kimliği tespit edilememişti ve böyle bir şeyin nasıl mümkün olduğunu aklım almıyordu. Mutlaka bir ailesi olmalıydı, arkadaşları, belki kardeşleri, eşi ya da çocukları… “Lady of the Dunes” adlı bu vakayı araştırdıkça bunun istisnai bir durum olmadığını fark ettim. Tüm ABD’de tıpkı bu kurban gibi teşhis edilememiş 40.000 civarında ceset vardı. Bu, çoğu insanın muhtemelen bihaber olduğu ulusal bir mevzuydu aslında.
Bir kurbanın teşhis edilemeyen cesedi tam olarak neyi temsil ediyor? Hem duygusal anlamda hem de suç soruşturması açısından oldukça önemli bir mevzu.
İster intihar vakası olsun, ister cinayet ya da kaza kurbanı, teşhis edilememiş her bir ceset birilerinin sevdiği ve umursadığı bir kişiyi temsil ediyor aslında. Bu birey, kimliğinden tamamen koparılmış durumda ve korkunç bir arafta var olmaya devam ediyor. Birileri bir yerlerde başlarına ne geldiğini merak ediyor. Ancak bu cesetler kendilerini ifade edemezler ve tarih sayfalarında kaybolmaları oldukça kolaydır. O nedenle vakalarının soğuyup kaybolmasına izin vermeyecek bir avuç kahramana (faili meçhul dedektifleri, adli tıp uzmanları, amatör dedektifler) muhtaçlardır. Bir cinayetin suç soruşturmasına gelince; bırakın cesedi, elinizde bir isim bile yoksa araştırmaya başlamak için mantıklı bir nokta bulamazsınız.
Bu vakaları araştırdıkça benzer vakalarla ilgilenen sivillerden haberdar oldunuz. Cesetlere kimliklerini geri vermeye çalışıyorlardı. Bu kişilerin böyle bir işe girişmelerinin altında yatan nedenler nedir sizce?
Doe Network adındaki organizasyonla ilk karşılaştığımda, bu insanların kim olduklarından emin değildim. Neden yabancıların ölümlerini belgeleyebilmek adına onlarca saatlerini feda ediyorlardı? Bana oldukça garip gelmişti aslını söylemek gerekirse. Ancak çok geçmeden farkına vardım ki bu gönüllülerin çoğu, benzer kayıpları tecrübe etmişlerdi ve enerjilerini başka insanlara yardım etmek için harcamak istiyorlardı.
Web dedektifliğinin ne olduğunu ve nasıl işlediğini anlatabilir misiniz?
Kendilerini web dedektifi olarak tanımlayan birçok birey var ancak ben kitabım için, kayıp kişileri, teşhis edilememiş ölülerle eşleştirmeye zaman harcayan amatör dedektiflere yoğunlaştım. İlk zamanlar Doe Network gibi organizasyonlar sadece teşhis edilememiş cesetleri ve kayıp kişileri belgelendiren, tam olarak gelişmemiş internet veritabanlarıydı. Bu bilgiler gazetelerden, polis raporlarından ve yerel bölgelerde dağıtılan posterlerden derlenerek yayımlanıyordu.
Veri çevrimiçi olduktan sonra insanlar siteye giriş yapıyor ve kayıp bir kişinin, kaybolduğu yerin kilometrelerce ötesinde ortaya çıkan bir cesetle eşleşip eşleşmediğine bakıyorlardı. Birçok eyalete ve ülkeye yayılan bir bilgiye sahip olmak tek seferde konuyla çok daha ilgili olan birden fazla veriyi karşılaştırmayı mümkün kılıyordu.
Gerçek bir dedektiflik araştırmasına katılmak oldukça heyecanlı bir iş ancak gerçek hayatta bir suçu çözebilmek ekranlarda gösterildiğinden çok daha zor olsa gerek.
Kesinlikle. Polis yetkilileri ve olay yeri inceleme uzmanları her zaman şunu dile getirmiştir: Bizim, ekrandaki temsilcilerimiz gibi anında sonuç alabilmemizi sağlayan muhteşem bir teknolojimiz yok. Görüştüğüm bazı adli uzmanlar DNA analizi için aylarca hatta yıllarca beklediklerinden bahsetmişlerdi. Üstelik sisteme böyle bir veri yüklenmemişse DNA analizinin de hiçbir işe yaramadığını belirtmek gerek.
Bu amatör dedektiflerin özellikleri ve vasıfları nelerdir? Böyle bir göreve atılabilmek ne gibi nitelikler gerektiriyor?
Amatör web dedektiflerinin çoğu inanılmaz derecede sabırlı, kendini bu işe adamış, titizlikle çalışan, detaylara dikkat eden, gözlemci ve genellikle de oldukça zeki kişiler. Samanlıkta iğne arıyorlar sonuçta ve başlarda hiçbir şey ifade etmeyen detayları da zihinlerine kazıyıp göz önünde bulundurmak durumundalar. Örneğin bir kurbanın cesedi aslında genç bir kıza aitken bir erkek cesedi olarak sınıflandırılmıştı ve sistemde bunun gibi daha birçok hata vardı. Kişinin kaybolma tarihi ya da cesedin bulunma tarihinde de buna benzer hataların yapılma ihtimalini dikkate alınca, bir eşleşmenin peşinde koşuyorlarsa bunu mutlaka ısrarlı bir şekilde sürdürmeliler.
Amatör dedektifler araştırmalarına nereden başlıyorlar? Ne gibi yöntemler kullanıyorlar? Dışarı çıkıp şahitlerle ya da kurbanların aileleriyle görüşüyorlar mı?
Her bir web dedektifi farklı bir protokol uyguluyor ancak ben, kitabım için resmi ve kanunlara uygun bir şekilde kurulan, üyelerinin oraya buraya savrulmasına izin vermeyen organizasyonlara mensup dedektifleri ele aldım.
Sorumluluk sahibi bir web dedektifi, kurbanın ailesiyle iletişime geçmekten kaçınır çünkü henüz polis güçleri tarafından doğrulanmamış bir eşleşmeye dair ailelere umut vermek oldukça yanlıştır. Aynı zamanda süregelen bir suç soruşturmasında şahitlerle ve şüphelilerle konuşarak kendilerini tehlikeye atmaları aptalca olacaktır. Ancak tüm kaynaklardan bilgi almaya çalışıyorlar, yukarıda bahsettiğim gibi arşivlerden, kayıtlardan vs. Bu bilgiyi de internette ulaşılabilir hale getiriyorlar. Bazıları detayları sisteme girmeye yoğunlaşıyor, bazıları daha fazla bilgiye ulaşmaya çalışıyor. Bazıları cesedin bulunduğu coğrafik lokasyonu baz alıyor ve bu lokasyonun etrafında genişleyen çemberler çizerek kayıp kişileri arıyorlar. Bazıları olağandışı bir dövme ya da bir mücevher parçası gibi belirli bir detay üzerinden ilerliyor ve veritabanında bir arama gerçekleştiriyor.
Bu dedektifler ne kadar sıklıkla başarıya ulaşıyor?
Çok sık başarılı olduklarını söylemek mümkün değil, gerçi kararlılıkla ilerleyerek ve keskin bir gözlemcilik sayesinde başarıya ulaşmış dedektifler de var. Örneğin bir web dedektifi, yeniden yapılandırılmış onlarca yüz arasında dolaşırken içlerinden birinin daha önce kayıp ilanlarında gördüğü bir kişiyle eşleştiğini fark ediyor ve olay çözülüyor.
Cesedi ve kayıp kişileri başarıyla eşleştirdikten sonra, bu web dedektifleri suçun arkasında kimin olduğunu da araştırıyorlar mı?
Araştıranlar var. Ancak sorumsuzca ve deli cesaretiyle yapılan eylemler olduğu için bunları kitabıma konu etmedim.
Kurbanların aileleri bu dedektiflerin çabalarına ve bulgularına nasıl tepki veriyor?
Bir web dedektifinin çabalarının başarıyla sonuçlandığı her durumda aileler inanılmaz derecede minnettar kalıyor. Ailelerden biri, üzerinden yıllar geçmesine rağmen yakınının eşleştirilmesine yardımcı olan bir web dedektifiyle hâlâ iletişim içinde.
Bu amatör dedektiflere polis yetkililerinin tepkisi ne oldu?
Karışık aslında. Bazı polisler bu kişilere düşmanca davranabiliyor, bazı polisler de web dedektiflerinin çabalarını takdir ediyor. Hatta bazı polisler bu dedektiflere yardımcı olabilmek adına bilinmeyen detayları da paylaşıyorlar.
Siz hiç böyle bir vaka çözmeye çalıştınız mı? Zannediyorum bir ara “Lady of the Dunes” vakasıyla ilgileniyordunuz.
Emekli bir web dedektifiyle bir araya gelip “Lady of the Dunes” vakasıyla ilgili kanıtları gözden geçirmiştik. Oldukça yorucu, moral bozucu ve bunaltıcı bir süreçti. Zannediyorum 30 dakika dayanabildim.
İnsanoğlunun gerçek suç vakalarına karşı olan ilgisini neye bağlıyorsunuz?
Bence gerçek suç hikâyeleri bazı insanlar için her zaman merak konusu olmuştur. Serial ve Making a Murderer (ki bunu henüz izlemedim) gibi yapımlar gerçek suç janrının dışına çıkıyorlar aslında çünkü medyada zaten var olan kişileri tekrar bize sunuyorlar.
Klasik gerçek suç hikâyeleri, kötü adamların yakalanmasını ve adalete teslim edilmesini kutlar. Oysa yakın zamanda çıkan yapımlarda, polis yetkililerinin bazı vakaları yanlış ele aldığını, masum insanların ırkçılık ya da sınıf ayrımcılığı nedeniyle işlemediği suçlardan sorumlu tutulduğunu ve DNA’nın bunlara benzer bazı vakaları altüst ettiğini görüyoruz. Bu yaklaşımın gazetecilik açısından ne kadar etik olduğu tartışılır açıkçası, en azından Serial için bunu söyleyebilirim. Ancak ne olursa olsun gerçek suç hikâyeleri her zaman insanları cezbediyor.
Netflix’te yayınlanan “Ultraviolet” isimli dizi, kısmen sizin kitabınızdan esinlenilerek oluşturulmuş. Bu süreci biraz anlatır mısınız?
Senarist ve yapımcı Wendy West, kitabımla ilgilenmeye başlamıştı çünkü kendisi de bir yakınını cinayete kurban vermişti. O nedenle ailelerin soruşturma süreci boyunca ne kadar çaresiz olduklarını biliyordu, kendisi de aynısını yaşamıştı. Bunun sonucunda ortaya çıkan dizi, kitabımdan öğeler barındırsa da kurbanları teşhis etmeye ve suçları aydınlatmaya çalışan web dedektiflerini ele alan kurgusal bir dizi.