Katil İçki: Metil Alkol

/
18 dakikalık okuma
* Prof. Dr. Halis Dokgöz’ün “Katil İçki: Metil Alkol” yazısı 221B’nin 37. sayısında (Ekim-Kasım-Aralık 2022) yayımlanmıştır.

Kırıkkale’de 7, İzmir’de 17 kişinin sahte içkiden ölmesi sonrası Mersin, İstanbul, Muğla ve Aydın’dan zehirlenme haberleri geldi. Mersin’de 5, İstanbul’da 1, Muğla’da 2, Aydın’da 1 kişi öldü. Sahte içkiden hayatını kaybedenlerin sayısı 33’e yükseldi. İstanbul’da 6 ton kaçak içki, İzmir’de de 5 ton sahte etil alkol ele geçirildi. Sahte içkiden ölenlerin sayısı 10 ilde 45 kişiye ulaştı. Yalnızca İstanbul’da 22 kişi yaşamını yitirdi.

Sahte içki ölümleri: 21 ilde 75 can kaybı. Bursa’da son 3 günde metil alkol zehirlenmesi belirtisiyle hastaneye kaldırılan 14 kişiden 3’ünün hayatını kaybetmesiyle 9 Ekim’den bu yana sahte içki kaynaklı ölüm sayısı 92’ye ulaştı.

Bu haberleri Sözcü, BirGün, Cumhuriyet, Hürriyet, AA ve BBC Türkçe sitelerinden derledim. Artık sıradanlaşan ve haber değeri taşımayan ve toplu ölümlerde gündeme gelebilen alkol meselesini irdelemek zorunlu oldu.

Yaşamımızda alkol denilince kuşkusuz ilk akla gelen Etanol (C2H5OH) oluyor. Alkoller karbon atomuna doğrudan bağlanan hidroksil gurubu (-OH) içeren organik bileşiklerdir. Bazı maya türlerinin etkisiyle karbonhidratların oksijensiz ortamda alkole dönüşmesi olarak tanımlayabileceğimiz “fermantasyon” yöntemiyle üretilir.

Alkol sözcüğünün kökeni Arapça bir şeyin özü, aslı anlamındaki “el küul” sözcüğünden gelmekte olup Türkçeye Fransızca “alcool” sözcüğünden geçmiştir. Kimyasal yapılarına göre Alifatik ve Aromatik alkoller olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır. Alifatik alkoller Etanol, Metanol, Propil alkol gibi monoalkoller ve Etilen glikol, Gliserin gibi polialkollerden oluşur. Bu yazıda özellikle Etanol ve Metanol üzerinde duracağız.

Alkolün tarihçesine bakıldığında ilk olarak ne zaman üretildiği kesin olarak bilinmemektedir. İlk alkollü içkilerinse doğal fermente olan alkollü içkiler olduğu su götürmez bir gerçekliktir. MÖ 4200 yıllarında Mezopotamya’da alkolün fermantasyonunun bilindiği ve MÖ 2800 yıllarında Babil’de bira üretiminin yaygın olduğu arkeolojik araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Anadolu, Mezopotamya, Mısır, Roma, Yunan ve diğer Akdeniz bölgelerinde alkol kullanıldığı tarihsel olarak kayıtlara geçmiştir. Damıtmanın başladığı ilk zamanlarda elde edilen alkol daha çok hekimlikte kullanılmış ve hayat suyu şeklinde adlandırılmıştır. Avrupa’da damıtmanın başlangıcı 1050-1150 yılları arası kabul edilmektedir.

Nuh efsanelerinde tufan sırasında Nuh’un gemisinde bulunan üzümün ezilerek üzüm suyu, şıra ve şaraba dönüştüğü ve tufan sonrası da dünyaya yayıldığı belirtilirken başka bir efsaneye göre ise Nuh peygamber, Ağrı Dağı eteklerinde bir gün keçisinin çok neşeli ve aktif olduğunu fark eder ve keçiyi gözlemlediğinde keçinin yere düşen fermente üzümleri yedikten sonra hareketlendiğini saptar. Bu şekilde üzümü sıkıp fermente şarap elde eder. Bu durumu gören şeytan, bağları yakar. Şeytan, Nuh’un sürüsünden yedi hayvanı kurban edip kanlarıyla bağları sulaması koşuluyla bağları canlandıracaktır. Aslan, kaplan, ayı, köpek, horoz, tilki ve saksağan kurban edilip bağlar hayat bulur. Ve şaraba bu hayvanların karakteri geçer. Şarabı fazla içen insanlar aslan gibi cesur, kaplan gibi yırtıcı, ayı gibi güçlü, köpek gibi kavgacı, horoz gibi gürültücü, tilki gibi kurnaz, saksağan gibi geveze olabilirler.

Nuh’u betimleyen bir görsel (Wikipedia)

Mitolojiye göre ilk bağcılık ve şarapçılık bilgilerini Yunanlara öğreten ve iki kez doğduğuna inanılan kişi Şarap Tanrısı Dionysos, Romalılarda ise Baccus’tür. Hırıstiyanlıkta şarap “İsa’nın kanı” olarak kabul edilip kutsal sayılmakta ve dinsel törenlerde kullanılmaktadır. Bu nedenle şampanyayı keşfeden ilk kişinin Papaz Don Perignon olması şaşırtıcı değildir. Musevilikte sarhoş olmamak şartıyla kullanılan bir ilaç kabul edilip dinsel bir gelenek olarak kalmıştır. İslamiyette ise alkol günah sayılmıştır.

Şarap Tanrısı Dionysos mozayiği

Geleneksel en eski Türk içkisi olarak kımız kabul edilir. Kımız, kısrak sütünün ekşitilmesiyle bir yayıkta devamlı çalkalanması yoluyla elde edilmekte ve tedavi amacıyla da kullanıldığı bilinmektedir. Osmanlı’da Müslümanların alkol üretimi, tüketimi ve ticareti yasak kapsamındaydı. Ancak gayrimüslimlerin belirli bir denetim altında alkol üretim, tüketim ve ticaretini yapmalarına izin verilmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in saltanat döneminden beri İstanbul’da Bizans döneminden kalma meyhaneler bulunmaktaydı ve önceleri şarap ön plandayken sonraları rakı, meyhanelerin başaktörü olmuştu.

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’ne göre rakı üreticilerine arakçıyan esnafı denildiği vurgulanmaktadır. Araki, terleten anlamına geldiğinden rakı sözcüğünün arakiden türediğine inanılmaktadır. Zaman zaman yasaklanmakla birlikte 1826-1839 ve Meşrutiyet’in ilanından sonra yasakların gevşemesiyle rakı ve diğer alkollü içki üretim ve tüketimi artmıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısında, daha doğrusu Tanzimat dönemiyle birlikte batılılaşma hareketinin etkisiyle toplumsal yaşamın sosyal yönlerinde büyük değişimler yaşanmıştır. Abdülhamid’in maliye bakanlarından Sarıcazade Ragıp Paşa, 1880’li yıllarda Tekirdağ yolu üzerindeki Umurca Çiftliği’nde Umurca Rakı Fabrikası’nı kurmuştur.

Umurca Rakı Fabrikası’na ait görsel (@korayphlvglu/X)

1920-1926 arasında her tür alkollü içkinin alım satımı ve içilmesi yasaklanmıştır. Endüstriyelleşme ve modern ekonomik düzenlemeler çerçevesinde 01.06.1926 tarihinde yürürlüğe giren 790 sayılı yasa ile alkol üretimi devlet tekeline alınmıştır. Rakı bugünkü özelliklerini de bu sayede kazanmıştır. 1930’da Gaziantep Rakı Fabrikası, bir yıl sonra Tekel kurulmuş, ardından bunu Diyarbakır, Tekirdağ ve Nevşehir Rakı Fabrikaları izlemiştir. 1944’ten itibaren rakı üretimi tamamen devlet tekeline geçmiştir. Yeniden özel sektörün rakı üretimine başlaması ise 2004 yılında gerçekleşmiştir.

Rakının bugünkü özellikleri dünyadaki diğer içkilerde bulunmaz. Yunan içkisi Uzo, Ortadoğu içkisi Arak, Balkan içkisi Rakıja oldukça farklı ürünlerdir. Etanol tarih boyunca uyarıcı etkisi nedeniyle kullanılagelmiştir. Alkol alımından önceki ruh hali kuşkusuz çok önemlidir. Kendini iyi hisseden bir kişi alkol aldığında özgür, keyifli, sorunları çözen ve çok konuşan öforik bir yapıda olabilirken kendini iyi hissetmeyen birinde ağır depresyon gibi duygudurum değişiklikleri görülebilir.

Peki, kan alkol düzeyine göre ne tür bulgularla karşılaşırız? Alkol düzeyine göre; 10-30 mg/dl’de belirgin etkilenim görülmemektedir, davranışlar neredeyse tamamen normal veya hafif fizyolojik bozukluk izlenebilir. 30-50 mg/dl’de kendine güven, atılganlık, konuşkanlık, iyimserlik ve rahatlık, 50-70 mg/dl’de öfori, reaksiyon cevabında ve dikkatte bozulma, gülme, fazla konuşma ve duygusallaşma, 70-100 mg/dl’de reaksiyon yanıtı, dikkat, görüş keskinliği, duyusal motor koordinasyon ve muhakeme gücünde bozulmalar görülür. 100-150 mg/dl’de heceleri karıştırarak konuşma, kararsızlık ve yürüme bozuklukları, 150-200 mg/dl’de belirgin sarhoşluk, mide bulantısı, sendeleyerek yürüme, koordinasyon kaybı, uyuklamaya eğilim, 200-300 mg/dl’de kusma, horlamalı uyuklama, koma riski sözkonusudur. 300-350 mg/dl’de koma ve kusmuğun solunum yoluna kaçması riski çok yüksektir. 350 mg/dl ve üstünde ise solunum merkezi felci sonucu ölüm kaçınılmaz sondur.

Ve etil alkol türü içkiler içilerek genellikle kanda 300mg/dl üzerinde zehirlenme belirtileriyle koma ve ölüme giden bir süreç sözkonusudur. Ya metil alkol?

Metil alkol, odun talaşından elde edilen saydam, uçucu ve insan için yüksek derecede zehirli bir maddedir. Endüstriyel çözücü, boya, vernik, benzin karışımları, çözücü ve antifriz olarak kullanılır. Diğer alkollere göre maliyeti çok ucuzdur, bu nedenle alkollü içkilere karıştırılarak da pazarlanabilmektedir. İntihar amaçlı da kullanabilirken kaza sonucu içilmesi nedeniyle ölümler de görülebilmektedir. Metanol zehirlenmesinde genellikle beyin, göz ve mide-bağırsak sisteminde bazı bulgular görülür. Metanol alımından yaklaşık 12-24 saat sonrasına kadar herhangi bir bulgu ortaya çıkmayabilir. Bunun nedeni metanolün formaldehite dönüşmesiyle ciddi bulguların ortaya çıkmasıdır. Baş ağrısı, baş dönmesi, uyuşukluk ve gözde kararma, bulanık görme, parlama, ışığa hassasiyet veya bir kar fırtınası şeklinde gördüğünü öykülemeden körlüğe ve ölüme kadar giden bir tablo sözkonusu olabilir. Yetişkin bir bireyde minimum ölümcül doz 1 gram/kg veya yaklaşık 100 ml. kadardır.

Ülkemizde son yıllarda metanol zehirlenmesine bağlı ölümleri endemik şekilde şehir şehir veya bölgesel olarak sık sık karşılaşmaya başladık. Özellikle son yıllarda yüzlerce insanın metanol zehirlenmesine bağlı ölümlerini görüyoruz. Ölümlerin çoğu alkolü kendi üreten veya ucuz(!) olduğu için sahte alkollü içecek kullanan kişilerden oluşuyor. Ayrıca ruhsatlı içki satışlarının yapıldığı yerlerde de sahte içki satışlarıyla karşılaşıyoruz. Marketlerde dezenfektan olarak satılan etanol bazlı sıvılara içki aromaları karıştırarak satılması veya metanole bazı içki aromaları karıştırılarak viski, votka, rakı gibi içkilerin tadına ve rengine benzetilerek satılması gibi standart dışı maddeler kullanılarak sahte alkollerin üretilmesi sözkonusudur.

Anadolu’nun pek çok yerinde kişilerin sıklıkla kuru veya yaş üzüm gibi şekerli meyvelerin fermantasyonu ve damıtılması yoluyla ürettikleri halk arasında “boğma” olarak da ifade edilen alkol ise kaçaktır. Ve hepsi de insan sağlığı açısından riskli ve tehlikelidir. Emniyetin verilerine göre 2014 yılında 27,408 L, 2018 yılında 1,413.04 L kaçak ve sahte içki yakalanmıştır. Turizmin yoğun olduğu tatil bölgelerinde ve büyükşehirlerde yakalanan sahte ve kaçak içki miktarları ilk sırayı almaktadır.

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası’nın açıklamasını paylaşmazsam olmaz. Açıklamanın yapıldığı tarihte alkolden alınan vergi oranı %75’tir. Alkollü içecek fiyatlarının vergiye bağlı yüksek olmasından dolayı merdiven altı içki üretilen veya satılan yerlerden içki temin eden kişiler ölüme kadar giden ciddi sağlık sorunları yaşamaktadır. Vergiler yükseldikçe insanlar standart dışı ve denetimden uzak ürünlere daha ucuz olduğu için kolayca ve düşünmeden yönelebilmektedir. Metanol yaklaşık 1/5 oranında Etanol’e göre daha ucuzdur. İşte bu fiyat farkı bilinçsiz üreticileri etanol yerine daha ucuz olan metanolü kullanmaya ve sosyoekonomik durumu düşük insanlar da sırf ucuz olduğu için bunları satın almaya yönelmektedir.

Alkollü içki fiyatlarında yüksek artışla birlikte bireylerin kendi içkilerini üretme ve sahte içkiye yönelmelerinin arttığı görülmektedir. Zehirlenme ve ölümlerin daha fazla artmaması için vergi oranlarının tüm dünyada olduğu gibi normal(!) seviyelere çekilmesi ve alkolizm konusunda toplumsal bilgilendirilme ve eğitim ön koşul gibi görünmektedir. Metanol zehirlenmesinin panzehirinin etil alkol olması da kuşkusuz başka bir paradokstur. Hekimler metanole bağlı zehirlenmeleri tedavi ederken adli tıp uzmanları da metanole bağlı ölümleri otopsiyle ortaya koyar. O zaman otopsi sonucu saptadığımız metil alkol ölümlerini bir soruyla bağlayalım; metil alkol ölümleri sadece metil alkol ölümleri midir?

Kaynakça
Öncü F, Ögel K, Çakmak D. Alkol Kültürü-1: Tarihsel süreç ve meyhane kültürü. Bağımlılık Dergisi 2001; 2(3): 133-138.
Arslan F. Alkol Tüketiminin Osmanlı Kamusal Hayatında Yarattığı Sorunlar: İkinci Meşrutiyet Dönemi Ve Sonrasından Örnekler. VAKANÜVİS- Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi 2021; 6(2): 478-497.
Can İÖ. Alkol. Dokgöz H. Editör, Adli Tıp & Adli Bilimler kitabı içinde. Akademisyen Kitabevi. 2020; 649-694.
Koca T, Hilal A. Metil Alkol (Metanol) İntoksikasyonu. Adli Tıp Bülteni, 2020; 25(2): 128-138.
Rakı tarihi. http://www.efealkollu.com.tr/index.php/rakinin-tarihi
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası, Toplumsal Bir Sorun Haline Gelen Sahte Ve Kaçak İçki Üretiminin Değerlendirilmesi ve Çözüm Önerilerimiz https://www.kmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=6031

Halis Dokgöz

Çorum’da doğdu. 1989 yılında 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 1999’da İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde Adli Tıp ihtisasını tamamladı. Halen Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi (Prof. Dr.) olarak çalışmaktadır. Karikatüre 1985’te başladı. İlk karikatürü aynı yıl “Kılçık” dergisinde yayımlandı. Daha sonra karikatürleri Gırgır, Limon, Çarşaf, Gümgüm, Akrep, Hallo, ArteFacto, Cumhuriyet, Bulvar, Bizim Gazete, Hürriyet, Milliyet, BirGün, Radikal ve Sabah gibi pek çok gazete ve dergide yayımlandı. Düzenli olarak Kılçık, Tıp Dünyası, Sendrom, Hiç, Fesat, Homur ve Hekim Forumu dergilerine çizdi. 2016-2018 yılları arasında Hürriyet Gazetesi Çukurova’da Metafor köşesinde günlük olarak karikatürleri yayımlandı. Karikatürleri Almanya, Fransa, İspanya, Belçika, Yunanistan, Romanya, Güney Kore, Polonya, İran, Kıbrıs, Portekiz, Kırgızistan, Rusya, Azerbaycan, Hindistan, Sırbistan ve Çin gibi ülkelerde yayımlandı. Katıldığı ulusal ve uluslararası yarışmalardan çeşitli ödüller aldı. Pek çok ortak ve karma sergiye katıldı. İlk kişisel sergisini 1991’de Ankara’da 2.Tıp Fuarı’nda açtı. Çocuk hakları üzerine çizdiği karikatürlerini ve Metafor karikatürlerini pek çok şehirde sergiledi. 1989’da Güneşin Girmediği Yere, 2010’da Çizgisel, 2019’da Metafor ve 2020’de Karikatürlerle Çocuk Hakları Sözleşmesi adlı kitapları yayımlandı. Adli Tıp alanında textbook niteliğinde “Adli Tıp & Adli Bilimler” ve olgu temelli CSI kitabı olarak da tanımlanan “Olgularla Adli Tıp & Adli Bilimler” kitaplarının editörlüğü ve yazarlığını yaptı. “Çocuk Hakları” ve “Karikatür ve Kadın” konulu uluslararası katılımlı karikatür kitapları yayımladı. Halen BirGün Gazetesi ve 221B Polisiye Kültür Dergisi’nde çizmekte ve yazmaktadır.

Önceki Hikaye

Guy Ritchie’nin Yeni Suç Dizisine Alex Fine Dahil Oldu

Sonraki Hikaye

Dedektif Brunetti Serisi Ekrana Uyarlanıyor

En Son Yazılar