Kadına taciz, tecavüz, şiddet, kadın cinayetleri… Erkek egemen meslek gruplarında alaya alınma, geri planda tutulma, taciz, mobbing… Kadına dayatılan biçim, güzellik algısı, aile içi psikolojik şiddet ve daha fazlası… Yazılacak öyle çok şey var ki bu konuda, sayfalarca yazsam bitiremem. Kadınlar gerek sosyal yaşam, gerek iş yaşamı, gerek de aile yaşamı, sürekli adaleti kendileri aramak durumundalar. Çünkü yasalar sessiz, sistem çökük, yapanın da yanına kâr… Eh, bir yazar, bir kadın hakları savunucusu, bir gazeteci ve bir anne bu konuda ne yapabilir? Elbette en güçlü silahını kullanır; kalemini. Elçin Poyrazlar işte bu kitabında, bence de Türkiye’nin en büyük ve hemen çözülmesi gereken sorunlarının başında olan “kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri”ne ışık tutuyor.
Bir kolunda gazetecilik, diğer kolunda annelik, kucağında da kadınlara çok yakıştığını düşündüğüm polisiye yazarlığını taşıyan sevgili Elçin Poyrazlar, 1975, Bursa doğumlu. ODTÜ İşletme Bölümü’nü bitirdikten sonra Belçika’da Avrupa Birliği ve Uluslararası İlişkiler üzerine yüksek lisans yaptı. Elçin Poyrazlar gazeteciliğe Brüksel’de ekonomi-politika doktorasını yaparken başladı. Uzun yıllar Cumhuriyet gazetesinin Brüksel ve Washington temsilcilikleri yaparken Timeout, Huffington Post, Vocativ ve BBC Türkçe ve birçok yabancı kuruluşta gazetecilik yaptı. New York merkezli Vocativ haber sitesinin İstanbul büro şefi olarak çalıştı. 2016’da İngiltere Polisiye Yazarları Derneği’nin (CWA) üyesi oldu ve Türkiye’de Polisiye Yazarları Birliği’nin kurucuları arasında yer aldı.
Daha önce politika alanında da eserleri olan Elçin Poyrazlar’ın ilk polisiye romanı Gazetecinin Ölümü, 2014’te çıktı. İkincisi Kara Muska, 2016’da yayımlandı. Üçüncü romanı Mantolu Kadın ise 2018 yılında raflardaki yerini aldı. 2021’de yayımlanan Ecel Çiçekleri romanıyla tanıştığımız Komiser Suat Zamir, Kayıp Yüz’de yine başrolde.
Kayıp Yüz, sevgili Elçin’in bana daha önce dediği gibi, kadınlar için yazılmış bir roman. Cumhuriyet Kitap’ta sevgili Gamze Akdemir, kitap için “Kara Feminen” tanımını yapmış, oldukça uymuş. Tam bir “Kadın Polisiyesi”. Kadınların ve çocukların sömürüldüğü, kadınların sadece sevişmeye, çocuk yapmaya yaradığı, ev işlerinde adeta robot muamelesi gördüğü ve belli bir güzellik anlayışını dayatarak sistemin bedel ödettiği kadınlar… Sevişmeye dedim ama istedikleriyle değil elbette, kocalarıyla ya da fuhuşa zorlanarak. Sırf istediği için istediği kişiyle sevişmek kadının ne haddine! Erkekler mi? Onlar yapar canım, ellerinin kiri. Erkek yapar, “helal olsun, zampara seniii”; kadın yaparsa “sürtük, yollu…”
“İntihar Birimi”: Komiser Suat Zamir ve Çaylak Beren Bahar
Bir önceki roman Ecel Çiçekleri’nde, çeşitli baskılara ve erkek egemen emniyette tam bir polis olarak kabul edilmemek gibi sorunlarla boğuşan Komiser Suat Zamir bu romanın başında geri plana çekiliyor ve cinayet bürodan alınıp intihar dosyalarıyla ilgilenmesi söyleniyor. Sorgu odasından bozma bir odaya iki masa iki sandalye, tamam, neyine yetmiyor bu kadının? Yanına da akademiden yeni mezun bir çaylak Beren Bahar’ı veriyor amiri. Amirlerinin aklınca, oyalansın kadınlar işte… Beren Bahar, çaylak ama oldukça zeki ve idealist bir kadın. Bir takıntısı var, her şeyi not almak. Suat’la çalışmaya başlamadan önce de araştırmış elbette kiminle çalışacağını. Duydukları, tahmininiz üzere, uyumsuz, başına buyruk, sağı solu belli olmayan bir kadın polis olduğu. Ama dedim ya, zeki bir kadın Beren, duyduklarıyla yola çıkan insanlardan değil. İyi ki değil.
İntihar Birimi’nin (ben uydurdum, birimlerinin adı bile yok çünkü) ilk dosyası, evinin penceresinden kendisini boşluğa bırakan gencecik bir kadına ait; Şeyma. Sadece bir isim, soyadı bile yok. Yaşı en fazla 18 gösteriyor. Kapıcı, ölen kadının bir de ev arkadaşı olduğunu ama onun da nerede olduğunu bilmediğini anlatıyor. İki kadının evlerinin çok hareketli olduğunu, eve erkeklerin girip çıktığını, kavga gürültünün eksik olmadığını da eklemeden bırakmıyor. Son dönemde pahalı arabaları olan genç birinin çok fazla gelip gittiğini hatta o genç adam geldiğinde kadının yüzünü gözünü morarttığını söylüyor. Adı Luna olan ev arkadaşını birkaç gündür görmediğini de ekliyor. Kapıcıdan son öğrendikleri ise eve ara sıra ellili yaşlarda sarışın ve süslü bir kadının gelip gittiği oluyor.
Suat ve yardımcısı Beren, Şeyma’nın dairesine çıktıklarında olay yeri incelemenin olaya intihar gözüyle bakmasından pek de ilgilenmediklerini görüyorlar. Sehpanın üzerindeki izmaritler ve mutfaktaki yemek tabakları kadının öldüğü gece yalnız olmadığını söylüyor. Olay yeri incelemenin almadığı izmarit ve zeytin çekirdeği gibi bazı delilleri DNA analizi için Suat alıyor.
Suat ve Beren, kurbanın oturduğu dairenin sahibine ulaşıyorlar. Nihan Kızılca adında birinin evi tuttuğunu, bir yıllık kirayı peşin ödediğini öğreniyorlar. Parayı peşin alan ev sahibinin elbette kontrat derdi de olmuyor, veriyor anahtarı bu kadına. Gerisi sen sağ ben selamet. Elleri boş, büroya dönen Suat ve yardımcısını odalarında bir sürpriz bekliyor. Üstü başı dağınık, makyajı akmış bir kadın ihbarda bulunmak istediğini ve kocasının kendisini öldürdüğünü söylüyor. Kadının akli melekeleri yerinde olmadığı görüldüğünden adı Oya Camcı olduğu öğrenilen bu kadın taksiyle evine gönderiliyor. Suat ve Beren kadının ev adresini de almayı ihmal etmiyor.
Bu arada Suat daha önce bir dava peşindeyken Asayiş Şube’den Başkomiser Nezahat, namı diğer Kara Nezo’ya silah çektiğinden adeta düşman gibiler. Suat emniyette kendisine düşman erkekleri anlıyor az çok da bir kadının kadınlardan niye bu kadar nefret ettiğini anlamakta zorlanıyor. Erkeklerin mobbingine bir de Kara Nezo’nun fiziksel tacizi ve saldırganlığı ekleniyor.
Ölü bulunan kadının apartman görevlisini arayarak, kayıp ev arkadaşı Luna’nın apartmana geldiğini, çok az kalıp siyah lüks bir araya binip gittiğini söylüyor. Arabanın plakası araştırıldığında yine aynı isim karşılarına çıkıyor; Nihan Kızılca.
Taksi ile evine gönderilen yaşlı kadında akılları kalan Suat ve Beren kadının adresine gidiyorlar. Evde gerçekten bir Oya Camcı var ama emniyete gelen Oya Camcı ile uzaktan yakından alakası yok. Hatta kadın kimliğini bile gösteriyor ama işte orada ilginç bir şey fark ediyor Suat. Kadın kimliğine göre 57 yaşında olması gerekirken karşılarındaki kadın en fazla 33-34 görünüyor. İşte estetik mucizesi diye buna derim!
Nihan Kızılca’nın arabayı kiralarken verdiği adrese giden Suat ve Beren şaşırtıcı bir bilgiye ve kanıta ulaşıyorlar. Bundan sonrası ise gizlice sürdürülen bir soruşturmaya dönüyor çünkü üstleri tarafından dosyanın intihar olarak kapatılması emrini alıyorlar. Yer mi bunu Suat ve Beren? Görünürde kapattıkları dosyayı sürdürmeye ve her taşın altından çıkan yılanların başını ezmeye devam ediyorlar. Her buldukları detayda öyle bir girdaba sürükleniyorlar ki akıllara zarar.
Kadınların yine kadınlar için aradığı adaletin romanı bu kitap. Kadınlara dayatılan rollere, güzellik algısına, tabulara, mobbinge, tacize, tecavüze, şiddete, cinayete karşı dimdik duran güçlü kadınların romanı. Soluksuz okuyacaksınız.